30 Ocak 2010 Cumartesi

road to walkin' walkin' walkin' :)


yanımda çit..
ıhlamur çiçeğinin misk kokusu..
temiz pijamalar,temiz saçlarım..
kavrulmuş fındık ve leziz bir tramisu(en yalancısından :)
ve yayını gitmiş bir adet uydu cihazı ,hotbird takılmak ve trt Türk'le yetinmek..
sıcak bir oda ve mutlu bir oda..
4günlük bir ara bana misler gibi gelicek..
inşallah herşeyler yolunda gider ve çok çok çooookk eğleniriz :D
hoşça-kal-ın :D

bir yandan çit hoşçakal'ın artık ayrı yazıldığını söledi şok şok şok oldum! :D
inadına HOŞÇAKAL inadına HOŞÇAKAL! :)
sevgi ve doslukla! :)
photo from deviantart

27 Ocak 2010 Çarşamba

üçgülü.

burnumda tuhaf alışık olmadığım bir koku var..başımı kaldırıyorum -annemin içeri girdiğinden haberim yok yaaa- elinde rengi solmuş ve biraz da nemlenmiş bir demet ot var ki ona ot demek ayıptır haşaaa!! ismi -üçgül-

etrafa çok farklı bir koku salmakta..tarifi yok..yani güzel desem güzel değil kötü desem ııı..ııhh o da değil..nasıl olduğunu anlayamadım..ama annemin bu ot'u dehşetengiz sevdiği aşikar :) ve oturma odasına getirmiş ki biraz odada koksun,şöyle odayı güzel mis gibi bir havaya boğsun..peeehhh!! :D
"koku" konusunda fazlasıyla hassas bir insanım!

bu ne idüğü belirsiz kokunun burnumun ucunda buram buram tütmesine daha kaç saat tahammül edebilicem bilmiyorum..blog yazımı da sağım-solum-önüm-arkam-saklanmayan "üçgül" başlığıyla isimlendirmek, içinde bulunduğum yoğun ortamdan kaynaklanıyor..
"nerden çıktı la şindi bu?" demeyin :D
yalnız bu kadar "üçgülü otu" muhabbeti yapmışken bu "ot" neymiş, neyin nesiymiş, ne değilmiş, vs.vs.hemen bir açıklama notu yazayım istedim..bilgilenmek dahilinde :D

görüntü itibariyle böyle sevimli mor-mor çiçekler açan bu sevgili ot'umuz yoğunluk olarak karadeniz bölgesinde yaşamaktalar efendim..(bu sebepten annem köydeki bahçelerimizin birinden toplamış taaaa gebzeciklere kadar getirivermiş :)nemli ve yağışlı bölgeleri tercih etmekle birlikte sıcak-kurak-karasal tarzdaki mekanları yaşam alanlarından saymıyorlarmış..

hatta bir röportajında demiş ki : "anasını satayım ülen!alıp götürüyorlar beni bilmediğim coğrafi koşullara,koyuyorlar saksının içine bir de al bakalım camgüzeli kılıfı hoooppalaaaa! yetiş yetişebilirsen..bana lazım su-yağmur-arada bir de nazlı bir güneş havası ohhhh! demeyin keyifcağazıma "

ben kendisinden pek hazetmem! ama "yoo..yoo..aynı çatı altında da kat'i surette yaşayamam!" demem..anne hatrı işte ne yaparsın..şimdi de bak utanmadan pis-pis kokularını salıyor inadına inadına!

tööööbeee :D

neysem..fazla bir bilgi dahilinde olmadı yazdıklarım ama inanın bu kadarına yetti canım cancağazım:)

gelelim benim "gerçek" anlamda paylaşmak istediğim düşüncelerime..2gün evvel Khaled Hosseini'nin Uçurtma Avcısı isimli kitabını bitirmiştim..ve kitaptan dehşet derecede etkilenmiş-kendime yakın bulmuş, aramızda da duygusal anlamda epey bir yakınlaşma olmuştu..yalnız ilişkimiz yastığımın altında pneklemekten öteye geçememişti..


velhasıl kitap beni çok etkiledi.Afgan bir yazarın gözüyle ortadoğu'da olan olayları yakın mercekten görebilmek insanın tüylerini diken diken ediyor..bu gibi bir kitap daha okumuştum öncesinde Kabil'in Kitapçısı..onda da yaşam koşulları gözümün içine bata bata beni etkilemiş,kadınların toplumdaki statüsü canımı feci sıkmıştı :( ama tabiii sadece okumakla yetinmiştim okadar..şimdi tekrar bu tarzda bir kitap çıkınca karşıma aynı hisleri aynı canlılıkla hissettim içimde..içten içe öyle üzüldüm kiii :(

bu yazarın yakın zamanda çıkarmış olduğu-bakmayın yakın zaman dediğime 1yılı geçgindir çıkan kitabı- Bin Muhteşem Gün isimli kitabını okumak istiyorum..yorumları oldukça iyi..bu da kitabı okumam için yeterli sebep.-sevdiceğim de okuyup onaylayınca daha çok okumak istedim-

yalnız bende de bir huy var..bir yazarın üstüste iki kitabını okuyamıyorum..yani hoşlanmıyorum ardarda okumaktan..araya başka bir yazarı katık yapıp ardından tekrar dönebiliyorum ama işte araya mutlaka bir başkasını katıcam yani :) şimdi seçilenler arasında İskender Pala'nın Katre-i Matem isimli kitabı var..okumaktayım kendilerini..dili pek bir ağır olsa da ağır aksak devam etmekteyim okumaya..


bakalım..zaman içerisinde olumlu-olumsuz yorumlarımı yazıcam zatten :D

neysem ben şimdilik bir son vereyim yazıma..fazla yazdım gibi..biraz da işlerime geri döneyim..yarın malumunuz sevgili dostlarımı evimde ağırlayacağım..şimdiden
hazırlıklarımı tamamlamak engüzeli..buarada kadriş ve nazo'yu da davet ettim bize.. "girls in pyjamas" modunda dolaşacağız evde :D heeeyyooo!! :D


p.s. dünakşam ki kötü ruh halimden sıyrıldım ve bugün kendimi daha iyi hissediyorum!
hayatı hafife almayı öğrenmeliyim sanırım! :)

sevgi ve hoşlukla :)

bir şarkı tuttum içimden hoooppp! : pink martini/ sympathique

26 Ocak 2010 Salı

sükunet.

geçen yıl sevgili mervişimle birlikte marmara adası'nın o temiz ve pırıl pırıl sularında yüzerkenki keyfli hallerime dönmek istiyorum! :(
neden bu kadar iyiyim?
neden her kabak benim başıma patlıyor?
neden hep insanların kahrını çekiyorum da..
kimselere resti çekemiyorum?
neden birileri konuşurken ben sessiz kalıyorum?dost,arkadaş,eş,kardeş,anne,abla,teyze,hala..blah..blah..blah..
gerçekten başımı alığ gidesim geldi an itibariyle buralardan..
kimseciklerin olmadığı yerlere hem de!
çit geliyor perşembe günü..onu ağırlyacağız ailecek evimizde..

sonra birlikte istanbul'a gidicez..plan yapıyorum kendi çapımda..
nereler gidilcek?
ne yapılcak?
nerde buluşulacak?ne yenecek?ne görülecek derken epey yorucu bir işin altına girdim..
ve istanbul'a gelmişken üni.den arkadaşlarla buluşulacak..görülceklerle görüşülecek..falan çok karıştı işler..çünkü birinin programı birine uymuyor..biri diyor şöle yapalım öbürü böle..inan işin içinden çıkılmaz bir durum oldu halim:(
ben -bayan organizatör- her 'boka' (aferdersiniz!) olduğu gibi buna da atlayınca böle herkesin tribini ben çekiyorum..bunu hakediyor muyum peki?elbette ki hayır!

malumunuz efendim Gebze'de oturuyorum..her Allahın günü hooopp! istanbul'a atlayıp gelme lüksüm yok olduğunda da -ki bu genelde çok zor oluyor- görüşmek isteyenlerle hemen bir plan yapıyorum..herkese zaman ayırmak maksadıyla..sonra işte triplerin biri gelsin öbürü gitsin..ben zaten elimden gelenin en iyisine göre hareket ediyorum..en makul en uygun planlarla adım atıyorum..neden böle oluyor peki?

bilmiyorum!
derken böyle üzülüyorum işte kahroluyorum sinir oluyorum her birşeyi oluyorum vesselam!

bugünlerde üzerime gelinmesin bir zahmet!
aşırı elektrik yüklüyüm!
çarparım-marparım sonra onun da tribini çekmeyeyim!


siz yine de hoşnutlukla-memnuniyetle-sağlıcakla kalın efendim!

25 Ocak 2010 Pazartesi

yeni el yapımı şalım :)








seviyorum böyle ıvırcık zıvırcık işlerle meşgul olmayı..yeni şeyler tasarlayıp gerçeğe dönüştürmeyi..bu yıl oldukça fazla şal-atkı-vs. yaptım..yaparken de acayip keyif aldım..bunun ismini de fındık kurdu koydum :) eskiden örgü-dikiş-nakış desek babannelerimiz gözümüzün önüne gelirken şimdi -teenage- aşamasını geçip bizler de onların yolunda yürüyoruz..ve gerçekten insanı acayip rahatlatan bir gücü var el-işlemenin..
bu rahatlatıcı gücün enerjisini her yanımda hissediyorum..ve kendimi daha rahat,daha pozitif,daha heyecanlı,daha yararlı,daha kullanışlı(evet evet daha kullanışlı hissediyorum kendimi :) ve daha yaratıcı hissediyorum..elimde yaptığım meşgale her neyse hemen ardından yapacağımı düşünüp malzemelerimi hazır ediyorum ki boş kalmayayım..durmak yok!
sinirli oluyorum gün içinde, kızıyorum gerekli gereksiz birşeylere, yalnız hissediyorum belki kimi zaman,ama elimde farklı bir örgü-dikiş-nakış ne varsa hemen ona sığınıyorum ve kendimi dinliyorum..çok da güzel oluyor..herkese tavsiye ederim doğrusu ;)
hani kitap okuyorum, film seyrediyorum, kpss'ye hazırlanıp dostlarıma vakit ayırıyorum ve kendime pek bir fırsat bırakmamaya çalışıyorum ama yine de bu elişlemeleri beni bambaşka rahat ettiriyor..hayatımın sonuna değin bu güzel alışkanlığımı devam ettirmek niyetindeyim :)
farklı sanat dallarına her daim ilgi duymuşumdur..yakın zamanda karşıma çıkarsa ona da hayır demem ;)
velhasıl kelam..bu güzel şalın minik fotolarını paylaşmak istedim..taze tazeyken ;)
yaratıcılık ve bol bereketle dolu günler dilerim cümleten efendim :D

24 Ocak 2010 Pazar

kardankeyif :D


karların içine gömülmek ve böyle gülücüklerle onu hissetmek paha biçilmez! :D



uuu..betty betty boop! oldum,mutlu oldum,keyif doldum..and blah..blah..blah.. :D

daldaki kar yığıncığı öyle lezzetli görünüyordu kii yememek için kendimi zor tuttum ;)



ve hemen avucumun içine alıp ısıttım kendilerini ;)


















bunlar karın keyfli anlarındaki yüzümde beliren mutlu çocuksu sevinçler :)



ve son olarak da bu güzel fotoyu koydum..
günlerden güzel bir pazar günü..
karın şiddeti biraz daha arttı..
ve ben de makinemi alıp yine fırladım sokaklara..
yine bir yerlerden yakaladım birşeyler..özellikle de kendimden kareler eşlik etti bana bol bol..
derken çok üşüdüm geri geldim sıcak sobamın başına..
kar yerden kalkıncaya ve benim hevesim sönünceye dek böyle güzel kareleri bloğumda paylaşmaya devam edicem ;)
yanımda olmasını istediğim "o" ve "onun" herşeyi eksik kaldı karelerimde..
neysem..
sevgi ve neş'eyle! :D







23 Ocak 2010 Cumartesi

yaş-şa-sın! KAR! :)



evet! an itibariyle lapa-lapa yağan karı hissetmek-yaşamak-solumak-ve tadını çıkarmak için "yalnız da olsam" dışarı çıktım..öyle güzel yağıyor ki insanın içinden şen kahkahalar atarak eğlenesi geliyor! ben de yalnız kalmayayım diye sevdiceğimin armağanı küçükhanım'ı yanıma aldım..hem onunla eğlendim hem de sevimli bir kaç kareye sığdırdım resmini. o da kar'lı anlarıma ortak oldu böylece ;)

yoldan geçen insanların ayak izleri çok güzel görünüyor..biraz estetikten yoksun olsalar da ;D

bana eşlik eden sadece küçükhanım değildi elbette..Denizcanımın hediyeleri ve benim karla birlikte yanımda olmalarını istediğim notluklarımda..sevgili gökkuşağı ve bisiklet kardeş beni yalnız bırakmadı :D

2gün evvel bitirmiş olduğum ve ismine "allı-morlum" taktığım uzuuuunn atkımın resimlerini koymamıştım..bugün dışarı çıkmadan evvel hem boynumu sıcak tutsun hem de kardan o da nasibini alsın diye öncesinde ve sonrasında fotolarını çektim ;)

ve karın içinden mutlulukla bana göz kırptı ;)

ve üşümüş hatta donmuş ellerimle yoldan geçen bir silueti resmettim ;)
ve diğerlerini dee .. :D
kısa bir fotoğraf arası belki..ama resim çekerken içimden geçen şey ney olabilirdi?tabii ki de daha orjinal bir makineyle daha güzel fotolar çekebilmek..mesela ben bir yandan hem kar'ın tadını çıkarır hem foto çekerken uzakta oyun oynayan çocuklar gördüm ama çekemedim..elimde orjinal bir hatun olsa ;) nasıl da güzel resmederdim diye iç çekmedim değil hanii..ne yapalım uzuuuunn...bekleyişşşş :(
ben de ne yaptım?yakınımda yöremde,mahallemden gördüğüm minik bir kız çocuğunun masum çocuk gülüşünü çektim oldukça amatörce ;)
şimdilik mazur görün :D

kar daha da şiddetlenmezse yarın dostlarımla birlikte buluşacağız..biraz sıcak kahve molası bu soğuk havada iyi gelecektir..ve çektiğimiz mutlu kar'lı tebessümler içimizi ısıtacak..kar'a inat ;)
Kar'ın o huzurlu keyfini çıkarmanız dileğiyle :)
mutlu karlı kışlı günler..

içim gidiyor..











yukarıda görmüş olduğunuz 1950ler 60lar ve 70lerden kalma çanta modellerine içim gidip gidip geliyor :( bulmak biraz zor kolay değil elbette..ama gerçekten böyle güzel örneklere benzer bir çanta istiyorum..

ufak tefek olsun..herşeyimi içine almasın zaten..sahip olduğum çantalar hepsi heybe gibi içine yakında kendimi de sokacağım ve ağırlıkları 5 ila 10 kilo arasında değişmekteler! ben istiyorum ki şöle zaruri ihtiyaçlarımı içinde barındırabileceğim, ufak çaplı, taktığımda "aaa aaa! kendimi kuş kadar hafif hissediyorum! waaauuuwww!" diyebileceğim vintage olan bir çanta yalnıza..avrupa taraflarında beyoğlu civarını gezersem bulabilirim sanırım..ona da daha çoookk uzun zaman var:(
iç geçirmeye devam o vakit :(

photos from: Google!

kırmızı tren*


ve suskundum..
saatler ilerlerken yılan kıvrımıyla sessiz ve sinsi
bir tren vagonunda buluverdim rüyamı
kaybetmiştim geçen bir gecede
hatırlamıyorum..
kar beyazı bir rüyaydı her yanımı sarmıştı
ve usulcacık dokununca yanağına
birden elimden kaymıştı
nereye gitti derken
baktımbir rögar kapağından aşağı süzülmüş
karanlıklara dalmıştı..
halbuki tertemizdi bembeyazdı
seçimini karanlık deli'den yana yapmıştı..
ve ben hatırlamadım..
baktım kırmızı tren vagonundan el sallıyor bana
uzaklara yolculuğunda..
peşine takıldım koştum
bir tutuşta yakaladım trenin ensesinden..
silkeledim sarstım
içinden döküldü bem-beyazla kararmış rüyalarım..
yaramazdım..uslandım..
rüyalarla bezendim..
ve bir kırmızı trendi
babamdan istediğim..

22 Ocak 2010 Cuma

1..2..3..mim! :)


hahah! evet nihayet ben de mimlendim!
ilk kez başıma geliyor ve çok heyecanlandımmmm!
üzerine afiyet bir de kar yağıyor ki şu satırcıklarımı iliştirirken yeni kaydıma sormayıverin gitsin ;)
amanın da amanın! çok neş'eli ve keyf doluyum! yaş-şa-sın yağan kar taneleri!
dışardan içeri az evvel girdim..açtım ağzımı kocaman kahkahalarla döne döne yuttum her bir pamuk tanesini..beklediğim buydu işte dedim..buydu ve oldu!
benden keyflisi şam'da yer elması :D

gelelim beni mim'leyen sevgili Yıldız'ın merakettiği 7 değişik özelliğime..değişikten ziyade genel özelliklerimden bahsetmek daha güzel olacak diye düşündüm..şimdi sıralarsam 7 değil 7777 tane özelliğim fırtlayıp çıkacak ya dışarı neysem :D

evet başlıyorum efendim:

1- iflah olmaz bir koleksiyonerim..herşeyi toplama alışkanlığım var..ya da elzem olacağına inandığım herşeyi satın alma..kalemler,etiketler,dipte köşede kalmış ama kimselerin de dönüp bakıp almayacağı türden şeyler..bir gün lazım olur düşüncesiyle alırım ve hep lazım olur ;)
bu açıdan herkesin ihtiyacı olacak türden malzeme-hırdavat-ıvırcık zıvırcık pek çok şeyi ufacık tefecik mutlu evimin çatısı altında barındırmaktayım ;)

2- yenilenebilir bir enerji kaynağına sahibim. evet evet! yanlış duymadınız! ne kadar yorgun olursam olayım yine de bişeyler yapabilecek enerjim her daim vardır..gün içerisine pek çok şey sığdırabilirim..her işte parmağı olan cinslerdenim :)

bkz.sabah 7 de kalkıp 2 tane zorlu sınava girer, ve sonra eve gelip bavul hazırlayıp en az 7 saatlik yolculuğa çıkar, ve sonra gittiği yerde kıpır kıpır hareket-bereket faslına iki dakka oturup dinlenmeden dışarı çıkar,ve sonra gezer dolaşır gecenin bir yarısı eve girer, ve sonra televizyonda ilgisini çeken bir programa takılıp kalır hemen bir kahva-çay eşliğinde dostlarıyla takadi yenilenene kadar programdaki ana konu üzerine yorumlar yapar ve sonra uyur :)


3- el işleme-örgü-dantel-dokuma-resim-seramik(ki özellikle de seramik)-dekorasyon-restorasyon-ve daha bunlar gibi pek çok şeyle özel olarak ilgileniyorum..resim konusunda eskiden daha çok iddialıydım hatta pek çok ödülüm var ama şimdi çıtayı biraz daha yükseltip ilgi alanımı biraz daha genişlettiğim için genel olarak Güzel Sanatlara karşı kendimi becerikli hissediyorum..ve yapıyorum da ;)

4-kahvaltı sofralarına karşı bir zaafım var..yemek ikinci sırada..kahvaltı sofralarının görselliği çeşitliliği ve keyfine aşırı düşkünüm.ve de yemek pişirmeyi-evimde dostlarımı ve misafirler ağırlamayı çok seviyorum..eğer iş kadını olmasaydım -harika bir ev kadını- olabilirdim..ama olsun ikisini birarada pekala güzel yürütebilirim :)

5- kalbim ege'de kaldı diyenlerdenim!
çanakkale'de okudum 4 yıl..ve gerçekten Ege'ye aşık oldum..aslen karadenizliyim.ama nedense Ege'ye farklı ve samimi bir yakınlık hissediyorum.ege mutfağı,ege insanı, ege lezzeti ve tadı bambaşka! :)



6- hayatın ayrıntılarda saklı olduğuna inananlardanım! ve "insancıl" duygularım aşırı gelişmiş durumda..çok düşünceli, merhametli, hoşgörülü,ve fazlasıyla güler yüzlüyüm..bunun zaman zaman dezavantajlarını görsem de bu -iyilik- huyumdan vazgeçemiyorum..insanları mutlu etmek, ve onları mutlu görmek hayattaki en güzel his-ve doyum bence..buna göre ayarlamışım kendimi..buna göre yaşıyorum..ve de elbet karşılığını alıyorum.. :)

7- ada yaşamını çok seviyorum.bugüne dek pek çok adayı gezdim -özellikle de ege kıyılarındakileri- ve oradaki yaşamı çok seviyorum..ada insanlarının sevinç ve mutluluk dolu sohbetlerine bayılıyorum..insan gibi insanlara hayranım!ve ada insanlarında bu insancıl sıcaklığı daha fazla hissetmek onların yaşamına daha çok imrenmemi sağlıyor..ve hayatımın bir bölümünü inşallah Ada'da yaşayarak geçirmek istiyorum..bir nevi -miss robinson crouse- hahha! :)

8- hımmm..7'yi geçtim sanırım..olsun devam edeyim biraz daha ;)
lunaparkları çok seviyorum..ve balonları..ve şekerlemeleri..ve kıyıda köşede kalan eski tatları..kıymet bilmeyi ve değer vermeyi hakeden pek çok gerçek lezzet var..sevgili dostum Denizcan sayesinde bunlarla tanışma olanağı bulmak ve her geçen gün bambaşka lezzetlerle tanışmak heyecan verici..özellikle de - baylan pastanelerinin CUP GRİYE-si eski tatlara enn güzel örnektir benim için ;)siz de deneyin derim -kadıköy'de şubesi var- ;)

9- fotoğraf çekmek benim için bir tutku. çok seviyorum an'ları karelemeyi ve en içten dileklerimden biri de tam olarak mesleğime giriş yaptıktan sonra profesyonel bir fotoğraf makinesi alabilmek..bunun için epey bir zaman var belki ama birgün sahip olacağım bu güzellik için şimdiden heyecanla beklemedeyim..gelsin hele ;)

10- eski tarz şeylere karşı düşkünlüğüm var..nedir?vintage olan herşey..
1950'ler 60'lar tam benlik..madmen dizisinde hatunlar ne giymiş neler varmış aksesuardan,takıya,giyim kuşamdan yaşam alanlarına dek pek çok şeyi takip edebiliyorum ;)
ve elimdeki imkanlarım dahilinde kendime ona göre bir tarz oluşturuyorum..ve bunu yaparken de inanılmaz büyük bir keyf alıyorum ;)



11- 'pazar' alışkanlığım gelişmiş durumda ;)yani mağazalardan giyinip kuşanmak yerine pazarlardan giyinmek bana daha ucuz daha mantıklı ve daha keyf verici geliyor;) tezgah tezgah dolaşmak, o insna karmaşasına bulaşmadan sabahın erkencik bir vakti çıkıp yola semt pazarlarından en büyük ve en bol çeşitli olanına girip istediğin herşeyi -çok daha ucuza- bulabilmek beni çok mutlu ediyor ;) mağazaları dolaşmayı da severim.ancak outlet olduğu müddetçe! ;)
yoksa içim acır milyonlar verilerek aldığm ürünlere bakarken :(
hep derim -Devir Ekonomi Devri- pazarların tadını çıkar ;)

12- hiç bir zaman aşağılık kompleksim olmadı..neysem oyum!
yalnız her zaman istemişimdir şöööyleee COOL GIRL tarzında bir hatun olayım diye ..ama bunu hiç yapamamışımdır..beni tanıyanlar ve kendim bilirim ki ben hep -evin küçük yaramaz ve eğlenceli- kızı olmuşumdur ;) hayat boyu da böle devam edecek gibi ;)

13- çoğunlukla iyiyim-hoşum-hayatın keyfini sürmeyi sevenlerdenim..yaratıcılık ve kinetiklik benim için vazgeçilmez unsur..sıradanlığı ve monotonluğu hiiçç mi hiiçç sevmem!
hatta derim ki; - durağanlıkta hiç bir yaratıcılığa yer yoktur..hareket gerek bize hareket!-
şimdi de aklıma sevgili nietzsche'nin özlü bir sözü geldi..yeri gelmişken de hemen paylaşayım istedim :)

"bilginin her türü ıstıraptan gelir.Sefahat; duraklamak ve geriye bakmamak eğilimindedir. Oysa, acı hep nedenleri sorar..İnsan ağrılarda incelir. Sürekli kurcalayan törpüleyen acı, ruhun toprağını altüst eder..yeni düşünce meyveleri için gerekli havalandırmayı sağlayan da bu altüst oluştur."



14- yalnız iyiliğe inat bir de depresif yönüm vardır..aslında fazlasıyla uçlarda yaşayan bir insanım..kendimi böyle tarif etmekten de çok büyük keyf alıyorum ;)
hatta üni.de prof.um bana "Yeşocan sen de bir sanatçı ruhu var.ya çok mutlusun -hazzın doruklarında- ya da çok mutsuz ve depresifsin -yerin altında- ve bu da senin gerçekten sanatçı yönünün ağır bastığından kaynaklanıyor." demişti..bu söz üzerine uzun çok uzun zaman düşündüm..ve evet hakverdim nefret ettiğim bu prof.a ;)

15- iyi yönlerimin aksine her insan da var olan kötü yönlerim de var..özellikle de fazlasıyla aceleci-sabırsız-aniden öfkelenip durulan-beklentisi koşullara göre genelde hep fazla olan bir yapım var..ama Yeşocan halinden hep memnun ve Kalender Meşrep bir hayatı benimsemiş tarzda bir insan..

ehh bir hayli anlattım sanırım kendimi kendi ölçütlerimle..beni tanıyanların ve bilenlerin elbet buna katkısı olacaktir..şimdilik(!) aklıma bu kadar geldi..biliyorum epey geldi ama daha pek çok şey geride içimde taaa derinde ;)

sevgi ve dostluk ve içtenlikle :)

hehe..an itibariyle içimden güzel bir şarkı geçti..seni seçtim ;

nilüfer- her yerde kar var :)


21 Ocak 2010 Perşembe

handmade.


evet sevgili kuzenim Aslıcım ve ex-ev arkadaşım çit için hazırlamış olduğum el emeği- göznuru hediyelerimin bir kısmını bitirdim..çit'in şalının ismi bademli lokma, Aslıcımınkinin ismi de püsküllü naciye :)

şimdilik bu ikisini süsledim püsledim-alladım pulladım bloğumda paylaştım..çok da hoş oldular..boyunları bu soğuk kış günlerinde sıcacık tutacaktır :)
insanlar genelde şalı omuzlara amak için kullanırken ben boyunda aksesuar olarak kullanmayı tercih edenlerdenim..daha şık ve güzel görünüyor..öbür türlü kullanıldığında -haminne- tarzı oluyor gözümün önüne babannem geliyor :D

aslıcım gelemiyor belki ama kargoyla hediyelerini bir paket yapıp yollamayı düşünüyorum..ufak tefek hediyecikler..insanın yüzünü aydınlatan, minik sevinçlerle yüreğini kıpır kıpır eden cinsten ;)çit de zaten geldiğinde alacaktır hediyesini ;)

başka yaptığım tasarımlar da var..yakında onları da paylaşıcam..gözler bayram etsin ehehe :D hava buarada hala kar yağdırmadı yeryüzüne..bekliyorum çocuksu heyecanımla! cumartesi gelsin kar yağsın dışarı çıkayım yüzümü süreyim gökyüzüne de ben de kardan nasibimi alayım ;)

bugünkü müzik dinletimde seni seçtim duffy : duffy-mercy

mutlu huzurlu gül tadında günler dilerim..

20 Ocak 2010 Çarşamba

yoğunlaşma.

buz gibi bir hava cereyan etmekte oturduğum koltukla açılan kapının arasında..dışarısı sibirya soğuklarından nasibini almış..içeride soba yanıyor.
-evet belki hala eski tas eski hamam usullerdeyiz..evimiz doğalgaz-sız ya da kalorifer-siz..olsun yine de geçniip gidiyoruz biz..-
sobanın üzerinde de bir demlik dolusu taze demlenmiş çay..saat 5'i geçmiş..akşam karanlığı yavaş yavaş çöküyor Gebze'ye..ben de arada bi dışarı bakıp penceremden "kar yağsın..ne olur..ne olur..ne olur..lapa lapa- pamuk pamuk- ince ince -süzüle süzüle- kar yağsııınn!!" diye iç çekiyorum..dün biraz biraz heveslenmiştim..evet belki hava beterdi çarpmıştı beni keskin soğuk ama olsun en azından ben bilirim ki yağan kar her bir şeyi yumuşatır..

dün denizcanım'la da konuşmuştuk..yağan karın kendine has yumuşacık sessizliğini..hani sessizlikle sesin aslında birbirne girdiği sadece kar yağarken hissedilen türden bir ses bu..bir huzur..bir minnet ve neş'e kaynağı..
çok soğuk esen rüzgara, kesip geçen derin yaralarla elinin üzerini parça parça yapan soğuğa karşı en güzeli yumuşacık yağan bir karın sessizliği olacaktır..
buna ihtiyacım var.bu sükut dolu keyfi seyredalıp gitmeye ihtiyacım var..-an itibariyle-

aslıcım da istanbul'a gelme planlarından vazgeçti havanın karadeniz tarafında etkili olmakta olan sert yüzünden dolayı..televizyon ve diğer pek çok yayın organı da aslında bas-bas bağırıyorlar!

"amanın da amanın..stoklarınızı fulleyin..lastikleri zincirleyin..odun-kömür-yakacak-azık-kumanya ne varsa tedarik edin,sıkı sıkı giyinin-yedek eldiven-atkı-bere-kazak-hırka-patik ne varsa gözönünde tutun çünküüüüüüüü.... KAR GELİYOOORR!"

tabii ki efendim pek bir memnuniyet haliyle yapalım hazırlıklarımızı..malum elektrik su yaşam standartlarımızı belirleyen bilumum ihtiyaçlarımızı da evin üzerindeki rüzgar güllerine ve 2000 tonluk su varillerine koyalım da mazallah kesilir mesilir hayattan kopmayalım.. :D

aslının gelememesine gerçekten çok üzüldüm :(
ama yapabilecek bir şey de yok açıkçası..havaların bozulacağı haberi ve o taraflarda başlayan kar yağışı haklı nedenlerle bu tatil programını ertelemeyi gerektiriyor..yolarda perişan olmaktansa gelmemesi elbette daha hayırlı..biz de yazın planladığımız tatilde biraraya geliriz inşallah..yazın sıcağı kışın soğuğundan daha fazla keyf verir..iyi olur :)

dipnot:ben kışı da severim..yazı da severim..ama bahar aylarını daha da çok severim ;)

kitap okuyorum bir yandan..
elimde 2gün önce okumaya başladığım Khaled Hosseini'nin Uçurtma Avcısı isimli kitabı var..çok çok çok güzel bir kurguyla yazılmış bir kitap..elimden düşmüyor düşemiyor ;)mayıs 2004'te piyasaya çıkmış ve ben ancak okumaya fırsat bulabildim :(
hep böyle oluyor zaten..kitap tadında kitapları nedense 'tam da zamanında' okuyamamanın verdiği sinir bozucu geri kalmışlık durumu var..hepsini bitircem ama..fazlasıyla azimliyim..hele ki buaralar daha baskın azmim :)neyse buakşam
buakşam bitiricem kendilerini inşallah..
ondan önce de Olasılıksız'ı bitirdim ve kitaba hayran kaldım..Adam Fawer iyi bir kurgu yazarı..film seyredercesine heyecanlı ve keyifli ilerliyor olaylar ve elinizden bırakamıyorsunuz..ben çok beğendim tavsiye ederim ;)

dün denizcan'da da bir sürü eni gıcır gıcır kitaplar gördüm içim gitti :D
resimlerini çektim hemencecik ;)



"bir Türk ailesinin öyküsü" osmanlı devletinin son aylarında yaşamış olan bir Türk ailesinin hayatından bir kesit sunuyor..istanbul'da yaşayan ailenin -istanbul'da- yaşayanlar için oldukça aşina oldukları mekanlarda geçirdikleri hayatı oldukça ilgi çekici..ben kitabı henüz okumadım fakat Denizcanım dilinin hafif ve anlatımının da oldukça etkili olduğu konusunda bana destek verdi..en kısa zamanda bu kitabı edinip okumam da şart oldu elbette ;)


daha sonra 3 ayrı kitap daha gördüm raflarda :) bu "Kayıp Gül"ü çok gördüm ama nedir ne değildir pek bilemiyorum..ama okumak şart tabii ;)

Jonathan Carroll'un Kahkahalar Ülkesi isimli kitabının da kapağını görünce kitabın ismiyle ne kadar da -tutarsız- diye düşündüm çünkü; kapağın hemen dışında size doğru hırlayan bir bulldog köpeğin o sevimsiz yüz ifadesini görüyorsunuz..çok fazla tavsiye edilmiş iyi bir kitaba benziyor..onu da okumak istediklerimin arasına koydum hemen ;)

ve son olarak da isminden acayip etkilendiğim ve 70'li yıllarda yaşayan sevimli minik bir kız çocuğunun kapağını doldurduğu bir kitap var; Ayfer Tunç'un Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek. bunu da okumak isteğiyle dolup taştım bir anda..

ve tabii bunun dışında kendi etki alanımla oluşturduğum kitap listem var..buyrunuz efendim ;

Ece Temelkuran- iç sesleri/ Muz Sesleri

Adam Fawer- Empati

bu 3 kitaba karşı içimde şiddetli bir istek duyuyorum fekat sırası geldiğinde alıcam onları da ..yani şubat ayı içerisinde ;)

epey yazdım gibi :D

şimdilik ufak bir ara vereyim..yine yazarım..

sevgiyle ve hoş muhabbette kalın efendim :)

pamuk tadı*


sevgili saliha nam-ı diğer seli hatun ıslanan şemsiyemin altından bana poz verirkene ;)



bu tepsiye bay-yıl-dımmm!!çayımı da tam garçon'un eline bıraktım ki bana sunuyormuş gibi bir imaj olsun ehehe :D


bugünden beri denizcanımla birlikte hadi bakalııımm..benim şu blog temamı değiştirip güzel bir değişiklik yapalım dedik..hani bundan bir kaç gün evvel ben zaten ufak çaplı bir değişiklik yapmıştım..ama toptan yeni bir tema istiyordum..buldum sayılır..daha doğrusu önümde birbirinden farklı ve güzel onlarca tema olunca hangisinde karar kılacağımı bilemedim :(
denizcanım -hoş ve şuh- bir denizci hatunu beğenmiştim onu yapmış..çok beğendim tabi ben de ama sonra bir kez daha şöle bir göz atayım dedim temalara en son bunu buldum ve şimdilik -hanım hatuncuk- ruh halimin bu temaya daha uygun olduğuna karar verdim :)
bir süre artık bunu kullanırım..sonrasında yine ufak çaplı değişiklikler yaparım can sıkıntısı işte napan? :)
bugün denizcanıma gittim..yağan yağmura-çamura-onca perişanlığa inat!
çünkü çok özlemiştim :(
değdi mi dersiniz?
cıkk!ıııı..ıııhh!! :(
sabah 10 harikulade bir kahvaltı sofrasıyla varışım saat 4:30 da yağan şiddetli karı gördüğüm vakit eteklerimin tutuşmasıyla birlikte sona erdi :)

"aman da nasıl gidicem?yolda izde kalırsam?gebze git gel 2-3 saat derken.. denizcanımın aslında bana karın nasıl da güzel yağdını söylemek ve göstermek için çağırdığı camın kenarında boynu bükük duruşu içimi burkuverdi..çok üzüldüm ama gerçekten yağan karı görünce geri dönmeye mecbur oldum apar topar..biliyorum ki yine buluşacağız..en kısa vakitte :)

çok hoş ve keyfli vakit geçiriyorum denizcan'la birlikteyken..zamanın nasıl geçtiğini anlamadık bile..doyamama durumu söz konusu olunca içinde yarım kalıyor hevesim..biz erteledik ş-şimdilik- hadi hayırlısı bakalım..

beni yine mini-mini hediyeciklerle karşıladı yawrukuşum ;)
iskender pala'nın yakın zamanda almış olduğum kitabı 'katre-i matem' isimli kitabına bir de eş kardeş geldi 'iki drihem bir çekirdek' yine aynı yazardan..çok mutlu oldum..sanırım bana verilebilecek en güzel hediye kitap..bunu aldığım kitaplar sonrasında duyduğum derin mutluluk ve sevinçten anlıyorum :)
ve bir de film almış 'yukarı bak'
sevdiğim animasyon filmlerde biri..henüz izlemedim fekat çok eğlenceli ve güzel olduğuna inancım tamdır efendim ;)


gün güzel geçti..eve yorgun geldim..yolculuk uzun-kısa farketmiyor yoruyor be insanı!
hava da böyle yağışlı ve ağır olunca daha çok yoruluyorsun..eziyet resmen..ama işin içine dostlar girince tabii hafifliyorsun..kuş gibi..pamuk kadar..ve şuan gecenin bir yarısı olmasına rağmen ben kendimi tüm ağırlıklarımı aşağıya atmış olduğum bir balonda ve gökyüzünün en mavisinde salınır hisseder dururum..
hafif bir gün..pamuk tadında.
iyi geceler efendim..

18 Ocak 2010 Pazartesi

cazibe hanım'ın gündüz düşleri*


kimi zamanlardayım şimdi..
annem elime içindeki taşları ayıklamam için bir kabın içinde pirinç getirdi..artık gözlerinin iyi seçemediğinden yakınarak..tamam dedim başladım ayıklamaya..
ayıkladıkça büyüdü her bir pirinç tanesinin içindeki minik taşlar..
öyle ki büyüdükçe kocaman kocaman kayalara dönüşütler uçurumun bir kenarında sarkan ve aşağıdan yukarıya bakan bir çift göze,göz kırpan..
devasa büyüklükleri içimden damladı haki renkli sayfama..kırmızı bir bulut oldu sonra yağmur yağdırdı..avucuma damla damla döküldü lekeler...kayboldum..
kalemim tutamadı..mürekkebi fışkırdı haki renge..kırmızı bulutların üzerine de bir tutam sıçradı irkildi bulutlar sıçradı yerinden..gözünü yumdu başladı daha çok ağlamaya..

ben suçsuzdum..kalemim suçsuz..mürekkebim suçsuzdu..
suçlu olan geçmiş'ti..geçip gitmiş kalemim de üzerine kocaman bir çizgi çekmişti..
çok uzaktı..uzaklık araya yıllar girdikçe daha da büyümüştü..görünmez olmuştu..yok olmuştu..

sonra pirinç taşlarının içinden fırlayıp çıkmıştı yeryüzüne..halbuki toprağın en altındaydı..böceklerle dost olmuş köklere tutunup günışığına çıkmak istese bile yerüstünden kabul görmemişti..işte o kadar lanet, o kadar yüz sürülmez ,o kadar selam verilmezdi..ama vardı..varlığı bir gerçekti..yalan değildi..sahte değildi..ama iğrençti..kokuşmuş..çürümüş..yüzüne ardına bakılmaz olmuştu...geçen zaman onu daha da çirkinleştirmişti..Dorian'ın tablosunun ardındaki kötülüklerin saklandığı bir yüzdü kendisi..mide bulandırıcıydı..kusturucuydu..

sadece dili vardı..yılandan daha zehir, fredy'den daha lanetti..kulaklarıma zemberek sesinden başka çınlayan bir şey gelmiyordu..ve o kötülüğün ta kendisiydi..o adiydi..o pislikti..

sobadaki odunların sakin sakin kıvrılan alevlerine takılmıştı gözlerim..pirinç kabı da gördüğüm gündüz düşünden nasibini almış kaymıştı ellerimden nasıl olduysa..
yere devrilen kasenin halıya yumuşacık vuruşuyla çıkardığı sesti beni kendime getiren..ve gözlerimin alevlere takılıp kaldığı belki de en fazla 8 sn.lik zamandı kendimce yitip giden..

kahve zamanı..sek olsun..şekersiz..kendime getirsin beni..kitabıma döneyim..satırlarında boğulayım..gündüz düşlerini unutayım..

kendim..
cazibe hanım'ın gündüz düşlerindeyim..

bunu dinlemek içimi nedense daha huzurlu kılıyor bugün..

17 Ocak 2010 Pazar

ayıp olmaz mı?

mutlu bir kare..insanın içini sıcacık yapıyor..özlediğim dostlarımla birlikte keyfli birgün geçirmek tüm sıkıntıyı geride bırakıyor..arada bir yinelemeli.. :)



pek sevgili ve eski ve sonsuz dostu birarada kolajladık..çok da güzel oldu..keyfli oldu..mis oldu ;)

'başka dilde aşk' dostlarımla karar verip gittiğimiz günün ilk -en iyi- seçimlerindendi..tavsiye ederim ;)

dostlarımdan minik ayrıntıları toplamak geldi içimden.. kendimden de bir minik kırmızı kurdela ekleyerek ;) ve güllü yüzüğüme nazarı değen Sevgili Katya'ma da buradan selamlar ve sevgiler ;)

güzel bir pazar gününü de geride bıraktık..epey eğlenceli bir hafta geçirdim..bol gezmeli, bol kahkahalı, bol eğlenceliydi..kendimi uzun zamandır güzel hissediyorum..keyfim de çok şükür tıkırında..şimdi özlediğim bir başka dostuma kavuşma vakti geldi..sevgili Denizcanım'la buluşucaz salı günü..iple çekiyorum yarından hemen sonraki günü..kavuşalım artık..hasret giderme vaktidir ;)

ve O'nu da özledim bugün..hava yağmurluydu, romantik bir aşk filmi seyrettim, dostlarımla şen kahkahalarla dolu birgün geçirdim,ama onu çok özledim..çok özledim..çok özledim..

bazen nedensiz yükselen sesler içimi acıtıyor..gözlerim doluyor..kırılgan hassas kalbim iki siyah taşın arasında sıkışıp kalıyor da ne yapacağımı, ne söyleyeceğimi, ne düşüneceğimi bilemez oluyorum..elim-dilim her bir uzvum kilitlenip kalıyor..kıpırdayamaz oluyorum..ve içimi kahrın en siyahı kaplıyor..alıp başımı gidesim geliyor neresi olursa..bilmediğim yerler olsun diyorum..aşina olmadığım yüzler, sesler, mekanlar olsun ..ve ben yalnız başıma kalayım..dilsiz olayım-sağır olayım- kör olayım..ne kimseyle konuşayım, ne kimseyi duyayım, ne kimseye karışayım ne kimse bana karışsın, ne de kimseleri göreyim..krem rengi bir şeffalıkta olsun puslu günlerim..ve ben bu transparan renkte kaybolayım..belki o zamanlar mutlu olabilirim..içim acımaz..üzülmem..kırılmam..mutlu olurum yalnızlığımla vals ederken.. :(

günün şarkısını seçtim..buyrunuz efendim..

mor ve ötesi-ayıp olmaz mı?