29 Mart 2010 Pazartesi

istanbul ağlamış, rimelleri akıyor!

















































sabah erkenden uyanıp dostlarla buluşmak için tekrar istanbul yollarına düştüm.
aslına bakarsan dünden kalma moral bozukluğum sağımda-solumda-önümde-arkamda her yanımdaydı.ama bundan sıyrılmak için yapılacak en güzel şey elbette kafamı dağıtmaktı. sorunların üzerine yoğunlaştıkça kendimi daha kötü hissetme gibi bir huyum var. onlardan kaçmak için böyle güzel fırsatları değerlendirmek benim için en güzeli olacaktı.
oldu da.

trende ilkokul arkadaşıma rastladım..
marmara coğrafya'daymış.bana yol boyu bölümünden bahsetti.konuştuk epey..ordan-burdan-şurdan..
bana ağaç isimleri söyledi..ben de güldüm bol bol..
menengiç, mazı meşesi, adi gürgen(şer-ref-siz!), titrek kavak, dişbudak, saçlı meşe, çoban püskülü, vs.
sonra kızıltoprak'la söğütlüçeşme tren yolu arasında hayranlıkla seyrettiğim ağaçlara küçük.bir.kız.çocuğu merakıyla daha bir nükteli baktım..
sonra haydarpaşa iskele, ordan karaköy, tünel, ve istiklal
istiklal'i sabah vakti ne de çok sevdiğimi bir kez daha hissettim.
bir de yağmurun minik minik dokunuşları sabah mahmuru yüzümü gıdıkladıkça bundan daha fazla keyf aldım..
sonra da Esramou,Öskecan ve Bergücan'la buluşup sevgili Denizcan'ımın sayesinde öğrenmiş olduğum sevimli mekan Kiki'ye çay içmeye gittik..ardından cezayir sokağı, Galata/Teras Cafe derken zaman pııırrr!! uçuverdi ellerimizi arasından..geldiğimiz yolu tıpır..tıpır geri döndük..
güzel bir Dost buluşması daha yakın bir zamana kadar sona erdi..
geriye herzaman ki gibi Yeşocan'ın fotoğraf kareleri kaldı..zevkle takdim ederiz ;)
günün şarkısı da;

28 Mart 2010 Pazar

24 Mart 2010 Çarşamba

ab-ı hayat.

Tomurcukları hiç solmayan ve her bahar başlangıcında tazelenip, mis kokular yayarak açan gül çiçeklerinin taç yaprakları arasında sokulup kalmışız birbirimize. Bu baharın uyanışıyla da kıpırdanıyoruz yine. "Soluklanma vakti geldi, haydi uyanın tatlı-huzurlu aşk uykunuzdan!" diye çapkınca seslenirken Güneş mavi bulutların arasından, bizler dolu dolu geçirdiğimiz bir yılın daha içlerimizi huzura bulayan tatlı yorgunluğuyla uyuyakaldığımız pamuk dokulu güllerin arasından elele çıkıyoruz, başımızda mali.hülyalı aşk sarhoşluğu, yüzümüzde herzamanki mutlu.şımarık.huşu dolu gülüşümüzle.

Her yılın başlangıcında devam eden bu güzel seremonide, tüm tabiat neş'e ve sevinçle eşlik ediyor bize. Etekleri zil çalıyor manolya ağaçlarının, sümbüller allanıp-morlanıp salıyorlar enfes kokularını yüzümüze yüzümüze. Papatyalar filbarilerle kolkola dans ediyorlar. Bulutlar, Güneşi önlerine katıp şarkı söylüyorlar muzipçe. Zeytin ve taze-ıslak toprak kokusu buram buram burnumuzu yakıyor. Romantik zamanların tüm güzelliğiyle doğa/tabiat ayaklanıp geliyor ardımızdan coşkuyla! bunu gören "BİZ"ler de ellerimizi birbirine daha sıkı kenetleyip, güçle ve sonsuz umutla avuçlarımızın içi pembe pembe, yumuk yumuk sıcacıkken 5.YILIMIZ'a doğru yol alıyoruz.

25 Mart'ımız, Baharımız, Mutluluk ve Tazecik Huzurumuz sonsuz olsun Sevdiceğim Güzel insan!
Nice Mutluluk Dolu Günlere..

zaman tünelinde ufacık.minicik bir fotoğraf gezmesine çıkalım..haydi daha sıkı tut ellerimi!


































bu güzel günü "BiZ"i anlatan şu güzel parçayla sonlandırmak isterim..

hassas terazi.


Dostlarım var..Sayısı çok. Arkadaşlarım kadar değil elbet ama var, herkesin olduğu gibi.
Bugün kırgın olduğumuz bir dostumuzla biraraya geldik. Yanlış anlaşılmaları ve aradaki tatsız husumeti ortadan kaldırıp 3 olgun.dost.insan olarak kaldığımız yerden devam edelim istedik. Tatlıya bağlandı. Gülerek kalktık gergin oturduğumuz masadan. Sarıldık ve ne çok değerli olduğumuzu fısıldadık kulağımıza, gözlerimizin kenarına sığınan ürkek yaşları tutarak.

Klişe bir laf var ya: "Ölümlü Dünya!", hep olduğu gibi bu kez de dünyanın -ölümlülüğüne- yek atmak pahasına affettik birbirimizi ve aslında birbirimizi affederken "ölümlü dünyan"nın kendisini de affettik. Yüce gönüllü olmak, karşında gözyaşı dökerek -seni, kendini değerli hissettiren(!)- dostun iç yakan acısı ve onu tüm doğrusu ve yanlışıyla affetme sorumluluğunu hissettim eve dönerken. Mutluydum belki ama daha çok da yorgun ve düşünceliydim.

Bin kişilikli insan tabiatına bakınca, her dostun da içinde var olan on.binlerce kişilikle karşı karşıya olduğumu düşündüm. Bir sorun olduğunda, o an dostumun hangi kişiliğinin baskın geldiğini ve o kişiliğe uygun nasıl davranmam gerektiğini düşünürken akla-karayı seçtiğim zamanlar geldi aklıma.

Şimdi daha sağlam ve yönlendirici olabilmenin tatlı olgunluğunu hissetmeme rağmen bir sorunla birlikte binlerce kişilikle savaşmanın yogunluğunu üzerimden atabilmek için kendimi epey zorluyorum.

İnsan ilişkilerinin ne de zor bir "ilişkiler silsilesi" olduğunun farkındayım. Bunu en zararsız şekilde yaşamanın yollarını arıyorum. Deneme-yanılma yöntemiyle bugüne dek kazandığım deneyimler ne yazık ki gerçek anlamda bu ilişkiyi yürütmeye yetemiyor!

Bocalamam, karışmam, dengesizleşmem bu yüzden. Sanırım daha [halen] 40.000 fırın ekmek beni bekliyor. Bugünkü olayı karıma sayarsak geriye kalır 39.999!

Hadi bakalım. Kolay gelsin!
Bana, sana, ona, bize, size, onlara..
song of the day:

23 Mart 2010 Salı

tarçın bakır.


sıcak ve güzel bir bahar günü.
sokaklardayım.
öncelikli amaç dersaneye gidip ders dinlemek, ardından tarçın rengi saç boyası avı.
peki bulabilir miyim Gebze'de?
elbette ki Hayııırrr!
istikamet başta Pendik, ardından Kadıköy!
ve kavuşurum sevgili 3 kutu tarçın bakırı rengime..
nihayet!
saçlarımın dip-ötesi-boya gereksinimi 3 aydır tek sorunumdu diyebilirim.
anacım kolay bir renk değil ki bulabileyim.hiç abartmıyorum 3 aydır sormadığım yer kalmadı!
ve en sonunda birgünümü bu iş için ayırmaya karar verdim..ve işte mutlu son!
velhasıl, perşembe günü artık tam -turuncu kafa- özlemim sona erecek ve ben daha çok mutlu olacağım hehe :D


KPSS günlüğüm epey yoğun!
zira, bu sebepten her anımı doldurmak istiyorum..çalışma azmi bir dolu!
bundan faydalanmak karıma olacaktır. hem önümüzdeki ay, şehirdışındaki sevdiklerim- dostlarım geliyorlar yanıma..onlarla ilgileneceğim ve tabii ki Doğum.günümü kutlayacağız, planlar, organizasyonlar, kavuşmalar-buluşmalar, gezmeler-tozmalar dizboyu olacağından şu mart ayını dolu bir şekilde geçireyim (hoş az kalsa da ayın sonuna), en sevdiğim Nisan ayında gönlüm ve vicdanım rahat soluk alabilsin ;)

yorgun geçen bir günün ardından sıcacık bir banyonun yerini hiçbir şey tutamaz ve tabii yanında rahatlatıcı etkisine can-ı gönülden inandığım bir kupa dolusu ada.çayı mis gibi gelir..bitki çayı severlere en şiddetli tavsiyemdir ;)


buaralar pek yazma hevesim yok doğrusu..
o sebepten kısa kesiyorum..
bugün gözüme takılan güzelliklerden birkaç fotoğraf eklemeli ki canımız canlansın!
ve sanırım bu hafta hep fotoğraflarla anlatıcam yaşadıklarımı!
olsun o da güzel ;)

sevgi ve dostlukla kalınız efendim..

günümüzün şarkısı da
Lilly Allen 'dan şu şarkı olsun..bugün hep kendisini dinledim de ;)





21 Mart 2010 Pazar

çiçeklendim sana, yeşillendim sana ayy..ayy..ayy..ayy :)










hay çapkın-ukela bakışına kurban! :)



ordan oraya sevinçten zıplarkene..











trenin penceresinden bakarken sevdiceğime..

ne de güzel birgün bugün!
Onurum, Denizcanım, istanbul/istiklal/beşiktaş/kadıköy vapuru, yolda -şaşırtıcı bir şekilde-rastladığım arkadaşlarım, ZuZumun telefonu, mutlu anların bolluğu derken dünümü telafi eden harika bir Pazar günü benimleydi..

sevdiceğimin yanımda oluşu herşeye değer zaten. yanımda olduğunda nasıl da güç buluyorum, nasıl da huzur doluyorum ahh yaaa!! hep gülüyorum, hep bıdı.bıdı bişeyler anlatıyorum o da benim gözlerime bakıyor gülen ve sevgi dolu gözleriyle..ve ben daha çok mutlu oluyorum..onu çok da özlüyorum pek çok hem de!

birlikte geçireceğimiz vakitleri iple çekiyoruz fırsatları kolluyoruz..ama günübirlik doyumsuz geliyor yaşadıklarımız..istiyoruz ki her anımızı birlikte yaşayalım..fekat olmuyor.hasret çekiyoruz kısa yol mesafelerinin ardından birbirimize.tadında kalıyor.buruk bir hüzünle,ellerimiz tren vagonlarının pencerelerinde asılı kalıyor, gözlerimiz de birbirine kenetlenmiş halde un.ufak oluncaya dek yansımalarımız ayrılmıyor..gelsin bir diğer kavuşma vakti!

bugün, güzel birgün!
sevdiklerimin -somut/soyut her anlamda- yanımda oluşu, onları görmenin,seslerini duymanın sevinci paha biçilemez!
hep böyle devam etsin..
vira!vira!vira!vira!
hadi bakalım keyifliyiz, bu güzel parça herkeslere gelsin! :)
[bu güzel şarkıyı dolapdere big gang de coverlamış, hoş olmuş, ama orjinalden dinlemek daha keyifli ehueheuh :]