30 Kasım 2016 Çarşamba

gece mesaisi.


Elbette gece yarısı yazıyorum bu satırları. Başka ne zaman yazabilecektim söyler misin? Bugün kendimle uzun bir vakit geçirdiğim bir gün oldu ama. Küçükbey sağolsun. Okuldan yorgun argın geldim bir de ne göreyim Neva'yı alıp çıkmış. ahh! Salına salına hareket etmek muazzam!
Dinlenmek.. Ayaklarımı uzatıp acık keyif yapmak. Yarım bıraktığım işlerimi helletmek sonra. 2 saat sonra döndüler. Nevam babacığının kollarında uyuyakalmış. Ama yatağa yatırınca "Anneğ!" diye bızıklamasa rutin bozulacaktı ki bozmadı. Sonrasında biraz sarıştık koklaştık uyuttuk derken yanından çıktığımda saat 11di. Velhasıl açtığım bilgisayarı kapatmayayım dedim. Pinterest'te takıldım epey. Okulda çocuklar için kullanabileceğim çalışma sayfaları falan indirdim. Neva'ya renkli çıktılar ayarladım. Küçükbey'e postaladım. Yarın çıkarıp gelsin oynayalım kızçemle evde :)
Derken bir de selam yazayım bloğuma dedim ki saat 2 olmuş. Bugünü de yedik. Şimdi bir duş alıp yatarım. Yarın Sıla'nın konserine gidicez. Okuldan direkt çıkışta alacak Onur beni. Hazırlanayım güzelce. Stres atayım acık enerjimi boşaltayım :)
İşler hep çok hep var!
Bakalım ne zaman hepsi hale yola koyulacak..
Merakla beklemedeyiz sayın seyirciler :)

23 Kasım 2016 Çarşamba

nostalgia.



Kendimi fazla vefakar, fedakar, cefakar hissettiğim zamanlardan birindeyim. Aslında bunu günde en az bir kez aklımdan geçiriyorum. Ne çok ödünler verdiğim, hayattaki gayemin nelerden nelere evrildiğinin, hayal ettiklerim dışında bir hayatı yaşamaya çalıştığımın düşüncesi falan gelip geçiyor aklımdan. Silkinip kendime getiriyorum kendimi. Bazı zamanlar ister istemez gelemiyorum kendime. Hayıflanıyorum. Üzülüyorum. Kızıyorum. Ağlıyorum. Ama değiştiremiyorum yaşananları. Sadece biraz daha içime atmak ve kendi üzüntümle ve de kederimle başbaşa mücadele etmek dışında bir şey yapmıyorum. 
Geçmişin temiz ve pırıl pırıl masum günlerindeki anıları düşünüyorum. Düşündükçe mutlu hissettiğim zamanları. Yaz tatilinde memlekette geçirdiğimiz o koskoca 3 ayları.. ve orada koşturmadan, kargaşadan, stresten uzakta geçen sakin sessiz yazları. İnek otlatmaya gittiğimiz sabah vakitlerini.. Ağaç tepesine tüneyip bağıra bağıra şarkı söylediğimiz anları. Dedemin atölyesinden yakacak olarak eve getirdiği ve bizim türlü şekillerde oyunlar kurup oynadığımız tahta parçalarının kokusunu. Elma ağacının altına dökülen yaz sonu elmalarına ağaç dallarından çubuklar takıp inek yapmalarımızı pembe saçlı darı bebeklerimizi. Pervasız, umarsız ama bir o kadar mutlu olduğumuz zamanları hatırlayıp tebessüm etmeye çalışıyorum kendimi stresin, sıkıntının ve mutsuzluğun dibinde bulduğumda. Hoş çoğu vakit böyle yaptığımda daha çok ağlayıp kederleniyorum. ( şu an olduğu gibi.) :(

Ailemle ilkokul ve ortaokul dönemlerimde çok fazla stres ve gerilim yaşamadım. Lise dönemimde maddi sıkıntılardan kaynaklanan bir gerilim vardı ama bunu da atlatmaya çalıştık. Evimizde kavga gürültü yoktu. Hele rahmetli babacımın iyi olduğu zamanları hatırlıyorum da gülerdik bol bol. Masumduk. Küçüktük. Belki de annem de yaşıyordu benim şu anda yaşadığım stresin benzerini farklı boyutlarda ama biz bilmedik, hissetmedik. Bizim için hayat güllük gülistanlıktı. 

Şimdi çok zorlanıyorum ama.
Stresin, gerilimin sıkıntının olduğu yerde nefes alamıyorum. 
Boğulacak gibi oluyorum.
Hep iyi olamaz mıyız? Ya da hakikaten bunun için çaba sarfedemez miyiz?
Bu çok mu zor?
Bir Heidi olmak, ya da Polyanna?
Bitecek mi sanki öfkelenip kızdığımızda dünyanın derdi? Bize iyi gelecek mi kırdığımız kalpler?
Neden bu kadar zor kendimizi kontrol edip sakince yaklaşmak olaylara?
Son zamanlarda çok acı çekiyorum bu yüzden.
İyi ve hoşgörülü bir insan olmaya çalıştığım için acı çekiyorum.
Ne üzücü değil mi?
Gecenin yarısında ağlıyorsam ve bu bana yaşatılan gerginlikle, stresle, sinirle alakalıysa iki satır yazmak için yataktan kalkarım elbet. Ya da kalkmalıyım ki içimi derdimi bir yere dökeyim.
Sonra da gidip duş alıp yatayım.
Belki böylesi daha iyi olacak :(

3 Kasım 2016 Perşembe

gece 1:33




Hep yapacaklarım var..

Hep planladıklarım..
Hep araştırdıklarım ve listeye eklediklerim..
Fakat yapamadıklarım daha çok..
Ne olacak bu işin sonu inan ben de bilmiyorum sevgili bloğum..
Ki fevkalade düzenli, tertipli ve titiz bir insanım..
Yetişemiyorum hiçbir şeye ve hiçbir yere.
En son yine bu konu hakkında sana sığınmış sana yazmıştım.
Yine sıkıldım, bunaldım gecenin bir buçuğunda kafamı kağıtların arasından kaldırıp sana yazmaya karar verdim.

Bahsetmedim sanırım (yine yazmıyorum yine yazamıyorum off poff!) Eylül itibariyle yeni bir okulda görev yapmaya başladım.. Evime yakın büyük bir okul. (2300 öğrenci kapasiteli wauw!) Sınıflar epey kalabalık. (min.40 kişi) İlk kez bu kadar çok zümreyle birlikte çalışıyorum. (11 ingilizceciyiz!) derken beklentilerimin ve hedeflerimin x2 katı çaba göstermeyle geçiyor günlerim.. Bir de bu yıl ingilizce öğretiminde daha ziyade flipbook'lar ya da çocuklara kendi interaktif defterler hazırlatma üzerine çalışmalar yaptırıyorum ki hitap ettiğim kitle şu an 11-12 yaş arası 5.sınıf çocukları. Şablonlar, grafikler, resimli kağıtlar, kesme yapıştırma ve diyalog kurma üzerine daha aktif çalışmalar yaptığım bir yıl oluyor bu yıl..Bu sebeple materyal araştırması ya da hazırlığına epey ekstra zaman ayırmam gerekiyor.. Elimden geldiğince yapıyorum ama yetersiz kaldığım günler oluyor bugünkü gibi..

Günlük rutinim çok net.
Sabah 8:30 (en geç) uyanış.
Nevamla oyun + Kahvaltı.
Evi toparlama.
Okula hazırlık ve evden çıkış.
Okulda 3 gun 7 saat, 1 gun 6 saat bir gün de 3 saat olmak üzere ders anlatımı, fotokopi çekimi koşturmacası falan derken her akşam saat 7:30 da eve dönüş.
Yemek + Nevayla oyun.
Gece uykusuna hazırlık ve Neva'yı uyuturken bir de bakmışım sızıp kalmışım. Uyandığımda saat genellikle gece yarısını çoktan geçmiş oluyor.
Bu rutin haftasonları da Nevayla parkta bahçede, arkadaşlarla ya da aileyle geçiyor.
Yine yorgunluk yine işlerin birikimi derken..
Ayy yoruldum anlatırken.. :)

Bu satırlarımı da yine böyle rutin bir gecenin sonunda Nevamın yanında sızıp kalmışken kendimi yataktan zorla kaldırıp halletmem gereken işleri tamamlamak üzere bilgisayarın başına geçtiğim bir zamanın son demlerinde yazıyorum :)
Yine bir sürü yapılacak tamamlanacak işle son vereyim yazıma..
Dilerim en kısa zamanda yine yazarım ama bu kez yazımın içeriği ertelediğim yaz tatili fotoğraflarıyla geçirdiğimiz 2016 yazına dair anılardan oluşur ve ben işimi gücümü az da olsa tamamlamış güzel bir şeyler yapmış olurum :)

see you soon my dear blog!

photo: Yeni okulumdaki sınıf öğretmenliğini yaptığım tatlı 5D sınıfı öğrencilerimle ben :)