Çanakkale vol.II -BOZCAADA- :)

bozcaada/tenedos [nam-ı diğer şarap krallığı!]
hakkında çok şey derler, çok şey işitilir..
amma velakin esas husus dünya gözüyle bir kez olsun gidip görmektir!

birbirinden güzel sokakları, taştan-kerpiçten evleri, baharla canlanan yeşillere boyanan asmaları-hanımelleri-gülleri-envai çeşit çiçekleri, o leziz mi leziz dünya markası olmuş şarapları,
kaleden ege denizini kucaklayan görüntüsü, ayazma plajının o buzz gibi berrak suyu, ada insanın sizi sarıp sarmalayan sıcacık gülüşü ve içten sohbeti, rüzgar güllerinde akşam gün batımını izlemenin doyumsuz keyfi [araç sıkıntısından sebep gidememiş olsak da], ardında binbir çeşit hayatın ve olayın süregeldiği kilitli-saklı kapıların birbirinden güzel işlemesi, kapı önlerinden pinekleyen onlarca kedisi, sanat evi, üzüm bağı, şarap mahsenleri derken..

çoğunlukta kadrajında benim olduğum bir bozcaada gezisi post'unu yayınlamaktan tarifsiz bir mutluluk duyarım!

uzun zamandır dilimden düşmeyen "sugar town" dudaklarımda ıslıkla renklenirken arkadaşım beni pırr! yakalar! :)

sevgili Dostum ZuZu'mla bambaşka hallerdeyiz ;)

ve tabii o'nun gülyüzü..

bozcaada kalesi'nin taştan pecerelerinden ada'ya sakin bir bakış..

minik Bozcaada grubumuz..

bu fotoğrafın ismi "yeni gelin" :)

çiçeklenen sokaklardan biz de nasiplendik :)

ada'da ensevdiğim köşelerden biri.

"art gallery" sokağındaki duvara yazılmış -edip cansever-in bu güzel şiirini hemen kaydetmek istiyorum.. okumanızı şid-det-le tavsiye ederim!

MASA DA MASAYMIŞ HAA!

Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kaseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu.
Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu.

birgün yolunuz düşerse eminim siz de çok çok çok keyif alarak okuyacaksınız bu güzel şiiri :)

işlemesi bol ve güzel kapılardan biri..

yapım tarihi 1876.

bu fotoğrafın altına yakışır bir şarkıyı kaydetmek ister gönül..

bana bir masal anlat baba! [dinlemek isterseniz tek tık yeter:]

"şarap takıları" dükkanı gezilip görülesi bir yer..

öyle güzel ayrıntılar var ki insan ne alacağını şaşırıyor!

[daha tam mevsimi gelmediği için sürekli açık olmuyor tabii. bizler de kapalı zamanına denk gelenlerdeniz:( ]

fotoğrafçımız sevgili Kamuran dostum.

yıkık-dökük bir virane'de fotoğraf çalışmalarımız.

bu güzel ve mutlu fotoğrafımı söz verdiğim gibi sevgili Meralcim'e ithaf ediyorum :)

çanakkale seramiği'ne düşkünlüğüm yadsınamaz..bu nar'dan vazolara hayran kaldım..

güzeller güzeli canım dostum ZuZum!

ve mis tadındaki dostluğumuz!

medusa.vari.

bozcaada kalesi içinde bir ben.

bir dal.iki karga.nice shot.

şaraplarımızı da aldık..ohh ne ala ne ala!

iskele.

ve günün sonunda vazgeçilmez mekan "Şakir'in Yeri"nde pert olmuşken gülüşlerimiz eksik olmayan tek şeydi belki de..

bir ada faslı daha böyle bitti işte..

sırada assos ve çanakkale eğlencesi var :)