6 Nisan 2010 Salı

uçuk'tan doğan keramet :)



güzel bir salı sabahı..
uzaktan gelen bir akrabanın evi dolduran neş'eli sesiyle uyanma.
ardından annenin hazırlamış olduğu mis gibi taze sabah kahvaltısına oturmak..
hoş sohbet-muhabbet derken günlük gazetelere göz atmak..
biraz can sıkıntısı biraz eğlence.

[hele ki 18'lik güzelin kendisini Türkiye güzeli seçmediler diye çemkirip durması baya eğlendirdi.güzelim hatun hemşireliği elinin tersiyle silip atıp kopmuş gelmiş memleketin bağrından-aslen izmir'li -güzelliğinin sırrı burada- ama memuriyet çilesini ilk durak olarak Diyarbakır'da çekmeye başlamış garibim-neysem.hanım hanımcık olduğu halde birinci olamayışına hayıflanıyor..devam güzelim tam gaz devam!]

çayım yanıbaşımda yudumlanırken, gece gördüğüm -herzamanki gibi!- kabusların somut ceremesini dudağımın üzerinde şişen koca bir uçuk'la çekmenin can sıkıntısı sarıyor bir yandan beni..

hayatı boyunca benim kadar rüya-kabus-hayal-gündüz düşü-vs. gören bir insan var mıdır acaba?diye düşünmeden edemiyorum, gerçekten. gözümü 2 dk.lık dinlendirme esnasında dahi hemen bir olayın içinde buluyorum kendimi.

bu bazen seri katiller-cinayetler-suikastlar-ölümlerle ilgiliyken bazen de romantik dönemlerin o içi huzurla ve asaletle dolduran güzellikleriyle ilgili oluyor nedense. en çok da ünlü kişileri gördüğüm rüyaları seviyorum..
sabah uyandığımda anneme:

-huuu-huuu!!bu gece rüyamda kimi gördüm bil bakalım?
-yine kiminle boğuştun?
-hah-hah!bukez boğuşmuyorduk güzel anacım..tarkan'la dans ediyorduk, ricky martin'de bize meyve kokteyli getiriyordu bir de havyar dolması..
-?!!! [höööyynnkk!!] -yalnız böyle tuhaf sesler annemden çıkmıyor :P-

bazen daha saçma ve absurd ayrıntılarla boğuşuyorum..ve sabah kalktığımda yataktan üzerimden 1500ton ağırlığında bir silindir geçmişçesine inliyorum!
aman yarebbim ne fec'i bir durumdur bu anlatmaya dilim varmıyor..


[ding!dong!..kapı çalar ve yeşocan kapıyı açar..hemen önünde bir postacı olanca mutlu hal-tavırlarıyla kendisine bir posta olduğunu bildirir..yeşocan'ın yüzüne de kocaman bir gülümseme -hoop- diye oturuverir..kocaman paketi alır ve hoplaya-zıplaya odaya döner..posta sevgili dostu Merviş'tendir..çok..çok..çokk..erken bir doğumgünü armağanı göndermiştir..bir paket dolusu hem de!!!

enn sevdiği -bitter çikolata'dan- ve elbette ki "mabel" sakızlarından, kedili şirin mi şirin bir badiden ve, her genç kızın vazegçilmezi makyaj malzemelerinden ve bir de ilkokuldaki öğrencilerine özenerek, kargacık-burgacık elyazılarını üzerine özenle işlediği minik-minik notlarından oluşan bir "iyi ki doğdun!" pakedi an itibariyle yeşocan'ı öyle çok mutlu etmiştir kiiii!!!!

heyecandan yüreği pıt-pıt-pıt atarken, gözlerinde Dost sıcaklığını uzaktayken bu kadar yakınında hissetmenin tarif edilemez yaşları inci gibi sıralanıvermiştir..
ne güzel Dostları vardır kii, hep yanındadır! ve yeşocan dostlarına hayatındaki en büyük değeri verir!Dostlarıyla hep -bil mukabele'dir- hissiyatları..ne güzel!]

günüme güzellik katan bu ha-ri-ka olayı yazıma anı.anına kaydetmenin mutluluğuyla herkese mutluluk veren süprizlerle dolu-heyecanlı-neş'eli-keyifli bir gün diliyorum!

ehehehe! :)

işte!
en sevdiğim "mabel" güzellikleri!


yalnız t-shirt'te verilen msja hasta oldum!
-it's time to holiday!-
yes, I'm the one living on wheels! :)

Hiç yorum yok: