26 Nisan 2011 Salı

karınca kararınca..




5 gündür bilgisayarımın çökmesi sonucu internetten uzak kalışım beni etkilemedi ya buna pek şaşırdım açıkçası. Kendimi internet bağımlısı sanmakla çok büyük bir ahmaklık etmişim anlıyorum. Sevdiğim birkaç bilogır'dan bihaber olmanın dışında sanal olmasa da somut yollarla kişiler arası haber ağı/iletişim gayet rahat yapılabiliyormuş bunu gördüm tekrardan. Blog sayfamdaki kişi listesinin bir artıp bir azalan takipçileri dışında ilgimi çeken bir durum olmadı da zaten. Neyse internetsizliğe bu kadar salladığım yeter. Neticesinde bilgisayarım cillop gibi bir formatı yedikten sonra eve gelir gelmez internete saldırmam hiç de göründüğü kadar masum olmadığımı kanıtlar nitelikte. Yine de interneti seviyoruz bu okkalı bir gerçek!



Yine yoğunluk, yine koşturmaca, yine ve yine'lerle doluyum. Baharı beklerken solup gidiyorum ya ona yanıyorum. .Havalar soğuk, içimizi sıcak tutmaya çalışıyoruz. İmkan ve şartlar uygun olsa da şöyle ege'ye doğru inip sıcak bir nefes alabilsem hiç de fena olmaz hani. Öyle çok özledim ki! Dostum Denizcanım Bodrum'a gidecekmiş..Ne güzel diyorum içimden. Keşke ben de katılabilsem ona şöyle sakin, dingin, huzur dolu birkaç gün dinlensek birlikte kafa dağıtsak. Sonra sorunlar istediği kadar üzerime gelsin gam yemem.




Kafamın içindeki ağa takılan "şey" sayısı ne kadar çoksa benim de yorgunluğum işte öyle çok! Okul-kpss-yetiştirilmeyi bekleyen onlarca iş-güç-vs. Hayat temposundan gram eksiltmiyor diyorum ki Sağlık versin Allahım da tüm bu hengameye ayak uydurmakta sorun yaşamayalım. Geçen müthiş enerjiyle başlayan gayet keyifli bir günüm ani bir mide bulantısı ve halsizlikle nakavt oldu ve o günün akşamında yapmayı planladığım pek çok işimi ertelemek zorunda kaldım yatıp dinlendim bir tek. Sağlık lazım sağlık gerisini fazla takmamak gerek.. [babane öğüdü.]



23 nisan'da çocuklarımla ve arkadaşlarımla eğlenmek ve bolca gülmek, sarıyer/garipçe, fotoğrafçılık kursundaki planlar-etkinlikler, okunacak kitaplara iç çekip bakmak ve ardından kpss hazırlık kitaplara bezgin bir bakışla dönüş yapmak, mektup yazmak, sevgiliye çilek alıp


karşılıklı oturup çilek kokusuna bürünerek yemek, güzel insanlar için dua etmek, yapılan planlara katılmak, oyuncak bir tavşanı kurup kurup masanın üzerinde zıplatırken kahkaha atıp gülmek, damla sakızlı Türk kahvesini yudumlarken -Damlocanı- yadetmek ve dinlenmek, yüzük koleksiyonu, puantiyeli elbiseler ve terzi, bol su içmek ve son 15 gündür alınan birkaç kiloyu kafaya takıp daha bol su içip yürümek bol bol hareket etmek, gönlünü kırdığım bir büyüğüme çiçek göndermek, clipper'ın renkli ve komik ifadeli çakmakları, nar çiçeğini her geçen gün biraz daha çok sevmek, ve daha nice -mek-mak mastarıyla devam eden haller işte.



Dolu dolu haberler ve olaylarla tekrar yazışmak dileğiyle ;)

2 yorum:

Zeynep'in Evi dedi ki...

mek mak'ların hepsini sırayla yapmanı diliyorum kuzum..birde hani şu bodrum kaçamağını..ah birde benim için mümkün olabilse!

hepsi senindir.. dedi ki...

Yeşocan'ım.. İstanbul dışı bir yerde ( mümkünse bu defa Sapanca hariç :) ) seninle birkaç gün geçirebilmek en büyük dileğim.. olmadı..
arkadaşlığımızın dostluğa dönüştüğü bunca sene boyunca gerçekleştiremedik bir türlü bu dileğimizi.. Senin okulun, sınavların, işin, kursların; bizim ailenin bitmek tükenmek bilmeyen hastalık durumları.. hep birşeyler mani oldu..gerçekleştiremedik..
ve ben uzaktan da olsa bir şekilde hüzünlendiğini hissetmeye başlıyorum, ben de hüzünleniyorum..
söyleyecek çok birşey yok.. özledim çok..