3 Şubat 2010 Çarşamba

katre-i matem.


"Lale ile acı gerçekler mutlu düşlere, paslı demirler parlak gümüşlere, yavuz bakışlar tatlı gülüşlere döner birden; lale ile uğruna can verilecek bir sevgili yaşar içimde. Lale, bağıma taç ve ben ona muhtaç.
Kapa gözlerini ve dinle saki, bir İstanbul lalesinin çığlıklarını duyuyor musun?!.. İstanbul'a çıkmayan bir lale yolu, laleye çıkmayan bir İstanbul kadar kayıptır yitiktir. Rüzgarları toplayan hüzünler aşklar yoksa İstanbul bahçelerinde ve bir kabir başında ışıklar yas tutar gibi laleler ağlar seher vakitlerinde..
Uyan saki, Lale Devrindeyiz!.."

İskender Pala'nın Katre-i Matem isimli kitabını nihayet bitirdim..ortalarına doğru heyecana kapıldığım kitabı 1,5 günde bitiriverdim ve beğendim..ama çok mu? derseniz buna cevabım çok olmayacak..yani hoş bir kitaptı..beni sonunda şaşkınlığa uğratmadı pek fazla..elimde güzelleşti diyebilirim ;)

kitapta geçen eski İstanbul tasvirleri, insanlar, yaşamlar, saltanatın hüküm sürdüğü o şaşalı devirler hepsi çok hoşuma gitti..an itibariyle kendimi istanbul sokaklarına atasım ve kitapta bahsi geçen mekanları ( bayezit, eyüp, fatih, üsküdar, beylerbeyi, vs.) karış karış arşınlayasım geldi..öyle güzel betimlemiş ki yazar istanbul'a bir kez daha aşık oldum..
ve kitabın altı çizilesi yerlerinden birinde yazar İstanbul için;
"insan iki ömrü varsa birini, üç ömrü varsa ikisini burada yaşamalı!" demiş..ne güzel söylemiş..

kitap aralarına konulan derkenar'lardaki mini-mini hikayeler dikkatin dağılmasını engelleyen güzellklerden biriydi bence..leyla ile mecnun'un aşkından,istanbul'daki aşıklardan derlediği hikayeler ayraç tadında keyf verdi bana..
okunmalı mı dersiniz? evet bence okunmalı..
ve iskender Pala'nın diğer yapıtlarına da bir göz atmalı..

mesela şuan elimde sevgili Denizcanım'ın armağanı iki dirhem bir çekirdek isimli kitabı var aynı yazarın..kabak tadı vermeden keyfle okuyacağıma inancım tam olduğundan aynı yazarın bir ikinci kitabını elime almaktan zevk duyarım :) -ki bahsetmiştim..bir yazarın üstüste iki kitabını okumak adetim değildir diye.- ama böle eski yaşamlara dair anlatılanların izini sürmeli devam etmeli okumaya..
dipnot:
kitapta anlatılan ve Hafız Çelebi'nin en gözde uğraşı olan "lale yetiştiriciliği" hakkında o kadar heyecanlandım ki zamanı olsaydı hemen bir çiçekçiye gidip en güzelinden bir lale soğanı alır sonra bahara açacağı sürpriz dolu renkle beni karşılayacağı zamanına dek gözümün nuru gibi bakar, besler, sakınırdım..ama kararlıyım gelecek yıl benim de ekim aylarında elimde geniş bir saksım ve içinde bol toprağımla birlikte bir lale soğanım olacak ;)
baharı müjdeleyen taç yapraklarını açtığı vakit resmini sizlerle paylaşacağımdan şüpheniz olmasın;)

Hiç yorum yok: