13 Eylül 2011 Salı

bir aşk kadını olmanın dayanılmaz ağırlığı.

İçindeki aşk'tan kaçmak adına nereye gidersen git, onu bastırsan da hep içinde bir köşelerde o seninle birlikte geliyor..Kurtulamıyorsun. Bir şarkı sözünde ya da melodide, bir yazıda, bir olayda, bir mekanda, vs. Gözlerin doluyor ve canın kaldığı yerden acımaya devam ediyor. Nefes almakta güçlük çekiyorsun resmen. Bir şey boğazında öyle sert ve acı bir şekilde düğüm oluyor ki, bu şey'in içinde hissettiğin yoğun aşk'tan kaynaklandığını pek tabii biliyorsun da ses edemiyorsun işte. Tek yapabildiğin ağlamak, ağlamak, ağlamak. Bu kadar güçsüz ve takatsiz kalmanın da tek bir açıklaması var ki bu da senin gerçek bir aşk kadını olman elbet. Gerçekçi olsan, düşüncelerini de bu gerçeklik üzerine şekillendirsen o zaman böyle acı çekmeyeceksin ama söz geçiremiyorsun kendine. Hani tamam diyorsun artık mantıklı hareket edeceğim, canımı böyle yakan her neyse ondan kendimi soyutlayıp daha adını anmayacağım, kendimi düşünüp hayatımı ona göre şekillendireceğim ama olmuyor, yapamıyorsun. Çünkü seviyorsun. Hem de hiç olmadığı kadar çok sevmeye devam ederek seviyorsun. Hakedip haketmemek önemli değil sadece sevgiyi, bağlılığı, özveriyi, içtenliği tamamen tabiatının en önemli unsurları yapmandan kaynaklanıyor bu durum. Ama karşı taraftan bir duvar soğukluğu gördüğünde tüm bu güzel hissiyatlar bir anda parça parça olup ellerine batıyor ve seni kana buluyor. Her geçen gün biraz daha tükenen ümitlerle öyle ya da böyle yaşamaya devam ediyorsun. Çok zoruna gidiyor. Hayatında hiç olmadığı kadar büyük hayal kırıklığını yaşıyorsun. Böyle sessizlikle ve yalnız başına bırakılarak terbiye edilmek senin gibi bir aşk kadınının sadece kollarını, kanatlarını kırıp yolun kenarında bir paçavra kadar önemsiz halde bırakıyor. Gözlerin sonsuz bir boşlukta takılıp kalıyor ve titreyen dudaklarla yaşlarını akıta akıta bekliyorsun öylece. Yine ses etmiyorsun. Çünkü sen bir aşk kadınısın. Sen gerçekçi olup mantığınla hareket edemeyecek kadar çok aşk'ı sevensin. Ama unuttuğun çok önemli bir ayrıntı var ki "Bu hayatta kimsenin bir başkası için ölmediği ve asla da ölmeyeceği" gerçeği.

Tarifsiz kırgınlıklarım varken taa içimde ben yalnız başıma sarıyorum yaralarımı. Sardıkça daha çok kanıyor. Sardıkça nasıl bir boşunalıkla kendimi oyaladığımı görüyorum. Her şey boşuna. Sevmek, hala deli gibi sevmek ve içimde hep minicik bir umut kırıntısıyla beklemeye devam etmek hep boşuna. Çünkü biliyorum ki bundan sonra hiçbir şey eskisi olmayacak ve asla düzelmeyecek. Ben hep acı çeken bir aşk kadını olmaya devam edeceğim ve sevdiğim adam hep kendi başına buyruk, onu olumsuz etkileyen dostlarının yanında mutlu mesut yaşayacak. O, sevdiği ve onu deli gibi gözü kara seven kadına sahip çıkamayacak kadar cesaretsiz ve korkak bir kişiliğe bürünürken ve bunu içinde yaşadığı anın gafletiyle acımasızca yaparken ilerleyen zamanlarda içinde yaşayacağı pişmanlığın ve hiç kimsede bulamayacağı bu sevginin ve özverinin değerini çok iyi idrak edecek fakat işte o vakit ben eski ben olacak mıyım, ya da eskisi gibi bir sevgiyle onu sevmeye devam edecek miyim işte orası tam bir muamma.
Tek bir söze bakarken her şey  ve karşımdaki adam ne olursa olsun bana 1 adım geldiğinde benim ona 10 adım koşa koşa gideceğimi bildiği halde böyle yapmaya devam etmesi, onun içindeki aşk'ın öldüğünün ve beni artık gerçekten sevmediğinin en somut kanıtı olarak gözlerimin önünde duruyor ve bu o kadar zoruma gidiyor o kadar zoruma gidiyor ki...
İçimden taşıyor her şey.

Bir aşk kadını olmanın dayanılamaz ağırlığını tüm uzuvlarımda hissederek vazgeçiyorum senden. Çünkü bunu ben hiç istemedim, istemiyorum. Bunu sen istedin, sen istiyorsun.

Şimdi, BÜTÜN SÖZLER BENİMDİR, SESSİZLİK SENİN!



3 yorum:

Eftelya dedi ki...

Bu aralar seni benden iyi kimse anlayamaz! Söyledigin her sözle okadar haklisin ki, okadar kendimi buluyorum, acilarinda da, hayata yeniden baglanmaya calistigin her adimda da.


Kimse kimse icin ölmüyor. BUndan sonra biz de ölmeyecegiz Yesocan, Ölmeyelim!
Sen okadar güzel bir insansin ki, ic dünyan okadar zengin, pahabicilmez! Senin gibi bir insani kacirdigi icin karsindaki cok pisman olucak! Ahaaaayyyyy, anca gidersin deyip de git, hic arkana bakmadan!

Uzaklardayim ama,
bu aciyi paylasiyoruz.

Eftelya

Unknown dedi ki...

yazdığın her harfe kelimesi kelimesine katılıyorum....

hele ki şu cümle beni benden aldı ; Tarifsiz kırgınlıklarım varken taa içimde ben yalnız başıma sarıyorum yaralarımı...

sevgiler

http://gozdenin-gozunden.blogspot.com/

jul. dedi ki...

tanımadık biriyim ben. sanal gezentilerden biri beni buraya getirdi. bilmediğim/tanımadığım birinin acısına baktım. izin almadan. alamadan.

bir şeyler olmuş, içinizde hala olmakta anlaşılan, öyle güzel saçlarınız var ki. -turuncu saçlarıma geri dönmemek için kendimi engelleyişlerimin önüne geçmekte zorlanırken yeniden deli gibi heveselendiren. benim saçım ince telli olduğu için böyle güzel duruvermesi olanaksız tabii ama.- olmuş şeyler, olmakta olan şeyler geçecektir. geçmektedir.

latife'nin bahçesine de gitmişsiniz hem, pek severim. iyi gelir o bahçe arada gitmek gerekir.

saçınızın canlılığında günler gelsin. turuncu. canlı. canınızın varlığını hissedeceğiniz..