Alıp başımı gidesim geliyor buralardan..içinde bulunduğum hengameli yaşamdan..umutsuzluklarımdan..hayal kırıklıklarımdan..kendime kalacağım bir zamana ihtiyacım var ama ben bunu gerçekleştiremeyecek bir zaman dilimindeyim ve sanırım bu işin gerçekleşmesi de yaklaşık bir 30 yılımı alacak beklemeye vurduğumda yılları.. Bir tek dilimden satırlara dökülür sonra da yüreğimin en orta yerinde adam asmacada sallandırdığım tanımadığım kişilerin siluetleri gibi titreye titreye sallanır durur garipçe.
Bugün çok duyarsızım ve bir tuhaf haller var üzerimde.
Yüreğim yine sıkıştı. Nefes alamıyorum.
Tatsızım, tuzsuzum.
Okuldan gelirken bindiğim aracın beni hiç indirmeden bilmediğim yerlere ve yollara götürmesini diledim içimden. Gözlerimi kapatıp sarı renkli bir yaz gününü hayal ettim. Sarı ve sıcak. Biraz da tozlu ama yapışmayan bir kıvamda. Kulağımda en sevdiğim gitar ezgilerini duyumsamak ve başımı hafif tempoda sallamak ve susmak. Konuşmadan. Dinlemek yalnızca iç sesimi ve elimde soğuk bir şişe gazozun terleyen şişesinden damlacıklarına bakmak gülen gözlerle. Beynimi boşaltmak. Hiçbir acıya ya da mutluluğa yer bırakmamak içinde. Sadece boş bir levha gibi hissetmek. Doldurmak için gayret sarfetmemek. Öylece bırakmak kendi haline.
Yalnız kalmaya ihtiyacım var.
Yine gerçek dünyanın dışında bir yerlere seyahat etmeye içsel yolculuğumun yeni seyrini belirlemeye ihtiyacım var.
Anlaşılmak istemiyorum, dinlenmek de istemiyorum.
Sadece sessizce olayların olguların dışına çıkmak ve bir süre hayata kafa yormadan yaşamak istiyorum.
Romantik bir kitap sayfasından fırlayan özlem dolu satırlar değil bunlar.
Gerçekliğin de ne derece acıtan cinsten olduğunun farkındayım.
İstediğim bu yalnızca.
Naçizane.
Belki de insanların gözünde bıkbıkbık bir hayal.
Bencilce isteğim:
atlayıp gitmek bir arabanın arka koltuğunda tozlu sıcak bir yolda hoşceğiz bir ezgi kulaklarımda kanat çırpıp uçayım hayallerimin diyarında..