21 Kasım 2010 Pazar

petit.


Bayramlık tadlar arkada kaldı. Ne çabuk geldi geçti şu koca 9 günlük tatil anlamadım, diğer pek çok çalışan-okuyan kişi de aynı şeyi düşünüyordur eminim benim gibi. Planladıklarımı yapamadım, yarım kalan işlerim hala aynı durumdalar. Bu da beni fazlasıyla huzursuz ediyor elbette şu satırları yazarken dahi içimdeki huzursuz periler kıymıklar koparıyor parça parça ama ben yine de oturdum boş boş bakınıyorum.
Annecim arı gibi mübarek bir mutfak bir oda koşturup duruyor içinde bulunduğum bu pasiflikten zerre haberi yok, sormuyor da napıyorsun diye.
Öyle.
Bayram telaşlıydı. Ben de hastalanınca ayrı çekilmez oldu kendisi. Ama yine de söz verdiğim kişileri ziyaret ettik annemle birlikte. İlk 2 gün evde geçti. Ablam/eniştem ve miniklerle geçirdim en keyfli zamanları. Misafirle doldu taştı evceezimiz. 3.gün annecimin kolundan tuttuğum gibi ist.yoluna attık kendimizi. Biraz rahatlarım sandım ama öyle olmadı daha da sıkıldım. Özlediğim yakınlarımı görmek iyi gelse de içimde adlandıramadığım bir sıkıntı aslında tüm tatil boyunca üzerimdeydi ve kaçarken daha da içine gömüldüm bu sıkıntının.
Şimdi koca bir tatili ardımda bıraktım ama ne rahatım ne huzurluyum ne de işlerim tamam. Her şey yarım her şey eksik.
Bu hafta içinde herşeyi hale yola koymak istiyorum.
Haftasonu için güzel, çok güzel bir haber bekliyorum.
Aslında yapılmış bir planım var Sevgili Dostum Denizcanım'la uzuuunnn zamandır görüşememiştik. Nihayet plan yaptık ve buluşuyoruz bu haftasonu dedik. Yalnız Onur'un askerden evci iznine çıkma planı çıktı ortaya. Yarın şekillenecek ne olup biteceği. Eğer izin alırsa bu haftasonu Onur ist.da, ben de yanında! [bu gerçekten müthiş!] fekat alamazsa benim Denizcanımla yaptığım planım bozulmadan duruyor bir kenarda.
Bakalım.
Bugün kızlarla görüştük yine. Onları görmek ve onlarla vakit geçirmek bana gerçekten çok iyi geliyor. Bayramda biraraya gelememiştik, iyi oldu. İşlerimi salladım yine, dost yoluna gittim.
Yolda iç sıkıntıma istinaden dikkatim hep kirli ayrıntılara takıldı kaldı. Örneğin; atm kuyruğunda önümdeki hatunun [ki gayet hatun görünümündeydi kendisi.] süper mini eteğinin altındaki süper ince siyah parlak çoraplarına ve topuklularına takıldı gözlerim ve gözlerim öylee nal gibi takılmış halde beklerken sıranın kendisine gelmesiyle birlikte ileri atılan bu hatun kişi sağ ayağındaki ayakkabıyı çıkarıp ayağını sol ayağına sürtmeye başladı ve topuk kısmındaki leş nasır görüntüsüyle benim midem ağzıma geldi ve ben sırayı terkettim! Her güzel görüntünün altından illa bir pislik çıkmak zorundaymış gibi :/
Sonrasında minibüs durağına yürürken karşıdan gelen bir herifin 6 aydır yıkanmamış görüntüsünün ardından burnuma doğru üflediği pislik nefes, ikinci kusma vak'asının gerçekleşmesine ramak bıraktı. Hele bir de utanmadan rahatça yaptıkları bir hareket vardı ki erkek milletinden nefret etmeme yegane sebeptir yani.
Burnuma kaçan tanımlanamaz uçan sinek.vari şey, minibüste bardakta mayonezli mısır yiyen kadının çıkardığı ses ve mayonez kokusu (ben mayonezden nefret ederim.) buğulanmış minibüs camına yapışıp kalmış siyah renkte uzun bir saç teli, bir Gebze gerçeği tever sunta fabrikasının gökyüzüne üflediği 3645937264950474 paket sigara dumanının yoğun kirliliği, hala doğalgazdan nasiplenemeyen ilçemizin kömür kokulu ıslak yolları ve daha onlarca şey..
Yarın için güzel an'lar ve güzel anı'lar diliyorum.
Buna ihtiyacım var.

Hiç yorum yok: