kızdım kendime!
kızdım O'na!
bir -huzur- kelimesiyle başlayan polemik kırılmış bir avuç kanayan kalbe dönüşüp ayaklarımın dibine düştü..
oysa ki benim istediğim sadece güzel bir temenniyle gönlüme huzur katmaktı..
evet huzur'du..
çünkü buaralar o huzura öyle ihtiyacım var ki benim!
ne anlatsam anlaşılabilirim ne de hissedilebilir..
öyle yalın ve öyle içime bulansın..
yüreğimin duvarlarına sürtünerek yavaş yavaş tam orta yerine çöküp kalsın..
ve dudağında çocukluğumdan kalma güzel bir ninni'yi mırıldansın..
öyle istiyorum işte..
yavaş..usul usul..
O'nun dudağının altında gizli kalmış gamzelik çukurlara girip uyumak, uyumak, uyumak ve tüm yorgunluğumdan, bitkinliğimden, alınganlığımdan sıyrılıp Huzur'la dolu bir rüyada onunla 7.tepenin ardındaki kırlarda papatya toplamak istiyorum..
O kendi elleriyle papatyalardan taç yapsın, turuncu saçlarıma yüzünde kocaman bir ışıltıyla ve baba kokusuna bulanmış yumuk yumuk elleriyle taksın..
ben de yaramaz ama o anda uslu bir küçükhanım sadeliğiyle O'nun gözlerine pırıl pırıl bakayım..
sonra sarılıp kırlara uzanalım istiyorum..
romantik bir tablo'yu kana bulayan iki-üç zehir zemberek söz değildir oysa ki!
o sözler anlaşılabilmek içindir..
o sözler duygu ve düşünceleri doğru ve içten yansıtıp gösterebilmek içindir..
yoksa bir art niyeti yoktur..
o küçükhanım zaten hep dürüst ve doğru'dur..
ve konuşulmayı ister..
bekler..
diler..
baktı olmuyor mu?
işte o zaman susar..
susar..
susar..
hem de üzüntüsü gözlerinden aşağı süzülüp mor bir göl parçasında onu boğuncaya dek!
...
2 yorum:
susmaaakuzucum...anlattt......
bunların hepsi yalan
Yorum Gönder