17 Haziran 2010 Perşembe

fani.


maneviyatın üzerime ölüm kokusu gibi ağır mı ağır çöktüğü bir gündeyim. sorguluyorum..duyuyorum..şaşırıyorum..hayretler içerisinde kalıyorum..üzülüyorum hatta kahroluyorum..ve sonra sadece düşünüyorum..

bu ağırlığın bu sonu gelmez sorgulayışın bir kandil gecesine denk gelmesi tesadüf mü?yoksa ne?

bir ölüm haberi aldım akşam üzeri..sevilen ve tanınan bir akrabamın ölüm haberi..hem de ansızın..birden bire..umulmadık derecede can yakan türden..tamir için çıktığı elektrik direğinde cansız bedeni kalmış ve kimseler yokmuş yanında yöresinde..saatlerce orda kalmış da kimse duymamış kimse görmemiş..yoldan geçen "biri"nin haberiyle koşmuşlar evine..ne karısı, ne çocukları varmış yanında..öylesine yalnız, öylesine sessiz, öylesine bir başına..

tanımak, aşina olmak onun o babacan ve "abi" sıcaklığına..sonra da kifayetsizce o siyah ölümü geçirmek üzerine, bundan sonra öyle bilmek..bir ölü..fani dünyadan eksilen bir ruh-beden ikilisi..bir daha yok. ebediyen de olmayacak..zor çok zor! hele ki yaşamda "bir 40 yıl daha yaşarsın be abim sen!" dediğin nadir insanlardan olunca kaybımız daha da zor!

ölümün ardından dudaklardan dökülen klasik bir replik; "ölümün yakışmadığı insanlardandı."
evet, klasik belki ama umrumda değil çünkü Ali abime ölüm hiç yakışmadı! eğreti durdu üzerinde! oturmadı, bol geldi..içinde küçüldü ufaldı sanki..olmadı..olmadı..olmadı..

bu ölümünden sonra da üzerime o soğuk sessizlik ve kendimle başbaşa kalmanın duvar gibi dümdüz ağırbaşlılığı çöktü..sorgulamaya başladım..ve bugün sabahtan akşam bu haberi duyuncaya dek gerek kendi iç sesimle konuşmalarımla, gerekse annemle masabaşı sohbetlerimizde aileden ve ölümlerden bahsedişimizle, gerek babamı son zamanlarda rüyalarımda sık sık görüp Esramou'nun dediği gibi dua kotamı dolup taşırmadığımla ilgili sahneler bir örümcek hızıyla örülüverdi..bu bir tesadüf müydü anne? dedim telefonu kapadıktan sonra..bunlar organize edilmişti de biz mi oynadık bu sahneyi?

bu fani ağın içinde biz neyiz?ne?
-cevap yok.

sabır diliyorum..cennet diliyorum..günahlardan arınmış bir ruh diliyorum..

bir de yattığı yerde sonsuz huzur diliyorum Ali abime...

hayatın faniliği üzerine dil dökmeyeceğim. ne de olsa ne menem bir şey olduğunu hepimiz biliyoruz.. sadece her ölümün insanlara, "insan" olmanın ve yaşadığımız şu kısacık zamanda "hayatın" hem ne kadar önemsiz ve bok püsür hem de tadına doyulası bir şey olduğunu hissettirmesi babında bir uyarıcı sinyali verdiğini görmek değişik hissettiriyor..

farkındayım ki bu sinyal ben doğduğumdan bu yana acı acı yanıyor kırmızılar içinde..
bazen görmezden geliyorum sönüyor, bazen gözümün içine bata bata ben burdayım diyor..
şimdilerde gözümün içine batmakta..
canımı da fec'i acıtmakta!

7 yorum:

denizcan dedi ki...

can'ım.. bööle bi yazının üzerine başın sağolsun, Allah sabır versin gibi cümleler kurmayı yediremiyorum kendime..
bi yanda hayat telaşımızın, günlük heyecanlarımızın boşluunu yüzümüze vuran ölüm var.. bi yanda da, neyse ki acının dozunu zamanla yok edemesekte, azaltmayı başarabilmemizi sağlayan unutmak war.. bu unutmak tamamiyle hayatından çıkarmak yaşanmışlıkları, acıları silip atmak demek değil elbette.. sadece hayatını normal gidişatına sokabileceğin noktada bir acı kalacak ilerleyen zamanlarda içinde.. bu bir hediye midir, insanoğlunun kendini kandırmacası mıdır bilmiyorum.. ama inan hislerine ortak oluyorum, hiçbir ölüm güzel değil geride kalanlar için..
en zoru kabullenebilmek belki de.. bir daha onu göremiicek olman, sesini duyamiicak olman.. çok büyük bi yük bu..
acına saygı duyuorum, sorgulamalarına sonuna kdr hak veriorum.. senden tek bi dileğim war.. dualarını kotayla sınırlama.. ağla.. acını içinde tutma ve en kısa zamanda onun da yaşadığı zamanlarda eminim ki isteyeceği gibi " kendini kaybetme ".. inanıyorum ki o da bunu isterdi..
çok zamansız bi kayıp oldu anladığım kadarıyla.. ama snn kum saatindeki kumlar akışına dwm ediyo.. bunu da unutma.. bu acının içinde sakın kendini unutma..
dualarım snn için, abin için..

éLLa Çiça dedi ki...

söylenmesi gereken seyleri o kadar guzel dile getirmissin ki ben de hayatin faniligi veya ölum hakkinda vaazlar vermeyecegim. yalnizca Ali abine rahmet, sizlere sabir diliyorum..

insan bu tur haberler alinca sanki bir ruyadan uyanmis gibi gerceklerle yuzyuze geliyor, hayatin anlamini daha iyi kavriyor.. iste o an dank ediyor kafasina her sey ama gel gör ki acisi bitene dek suruyor bu farkindalik.. insan adina munhasir bir mahluk olmasaymis, bu tur acilara dayanamayip akli melekelerini yitirirmis.

Bu yuzden kelime anlaminin " unutan" oldugu bir vasifla sifatlandirilmisiz.

Ayşe Şakarcan dedi ki...

Ne güzel yazmışsın Yeşocancan...

küçükhanım. dedi ki...

denizcanım..ölümlere alıştım artık..tek koyan nokta böyle aniden gelivermesi..dengemi bozuyor..bilirim ki alışırım hep olduğu gibi..güzel yorumun bana destek oldu teşekkür ederim Dostum!

küçükhanım. dedi ki...

ellacım saol güzel yorumun için..ölüm bu çıplak ve aniden geliveriyor, dengeyi altüst edip yavaş yavaş yeni biçime alıştırıyor..zaman geçecek ve ben buna da alışacağım!

ayşecanım teşekkürler..

NiLaY dedi ki...

ölüm en soğuk gerçek şu hayattaki maalesef..

küçükhanım. dedi ki...

haklısın nilay..ansızın ve soğuk buz gibi :(