17 Nisan 2014 Perşembe

kavuşmalar..ahh kavuşmalar..

 
En son görüşmemizin üzerinden koskoca 38 gün geçti. Bir anne, bir kardeş, bir dost özlemi gibi değildi bu. Bu eş sevgisi bu eş özlemiydi. Bu annelik yolunda haftadan haftaya büyüyen karnımla ve değişen hormonlarımla kendi kendime geçirdiğim yalnız geceleri dindirecek yegane varlığın gelişiydi.
İçimi ne açabilirim kimseye ne de tarifini yapabilirim yaşadıklarımın. Sadece zor bir süreç bu yaşadığım. Hele ki ilgiye, şefkate, dokunmaya, hissetmeye bu kadar aç olduğum bir dönemde [daha önce bunların böyle elzem olduğunu hiç hissetmemiştim.] tek başıma bu yalnızlığı göğüslüyor olmak zaman zaman en diplerde sürünmeme neden oluyor. Ben ki yaşam enerjisi her dem normalin üzerinde seyreden bir insan artık sürekli kendimi ağlama krizlerinden toparlamakla, motive etmekle, sakinleşmeye çalışmakla buluyorum. Mutluluk hormonu vücudumda en az salgılanan hormon oldu artık. Yeni tanıdığım insanlar elbette ki yardımcı olmaya çalışıyor, ortak oluyorlar hislerime ama kimse dokunmuyor ellerime, yüzümdeki yaşları elleriyle silen biri yok, başımı yaslayacağım, bel ve sırt ağrım dayanılmaz olduğunda ben demeden masajımı yapacak biri yok etrafımda. Oysa beni bilenler beni sevenler beni önemseyip değer verenler bu halimi görse durur mu yerinde? Söyletmezler, yineletmezler, nazımı, kahrımı bir hamile kadının acizliğini dindirmek için ellerinden geleni yaparlar değil mi yah?
Bunların özlemi işte yaşadığım..
Naz yapacağım yegane adam geliyor yanıma..
Beni sarmaya, sevmeye geliyor..
Bugün günlerden sarılma, öpme, koklama..
Yanında mutluluk hormonlarının en dolusunu salgılama zamanı!

2 saate yanımda olacak..
Tekmeleriyle karnımda heyecanını belli eden minik bir kız çocuğu da aynı hisleri paylaşıyor benimle!
Annesinin keyfi ona da bulaşmış olacak belli ki!
Gelsin sevdiğim adam.
Mutluluğa boğsun beni ve minik kızımızı ^.^

Hiç yorum yok: