23 Ağustos 2011 Salı

deniz versus liman.

                         

Hayat gayet normal seyrinde sürüyor. Yiyor, içiyor, geziyor, dostlarınla buluşup keyifli anlar geçirip gülüyor, şarkılar söyleyerek yemekler pişiriyor, kitap okuyor, dipnotlar alıyor, günlük yazıyor ve daha pek çok şey yapıyorsun. Normal seyir adı üzerinde. Sonra biraz yalnız kalmaya ihtiyaç duyuyorsun. Yaşadığın bu tempo seni yorup, enerjini yenilemen için sakin, sessiz ve bol düşünceli bir yalnızlıkla seni terbiye etmeye kalkıyor. Ses çıkarmıyorsun. Boynu bükük kabulleniş. Sonra yavaş yavaş sıyrılıyorsun bu yorgunluktan kabuk atıyorsun ve daha temiz ve rahat nefes aldığını hissediyorsun. Günlük rutin işlerini yapmaya devam ediyorsun ama bu kez yalnız, yapayalnız. Kimseyle konuşmadan kendi başına halletmek bu durumu seni daha çabuk iyileştiriyor. Birkaç zaman sonra da ortaya yepyeni bir kabukla çıkıp kaldığı yerden devam ediyorsun yaşama. Ne sirkülasyon ama!

Şimdilerde yalnızım ben. Şikayet ettiğim bir yalnızlık değil ama bu. Gerçekten ihtiyacım olan türden. Sevdiğim adam da çekti elini eteğini benden o da kendi yalnızlığında kavruluyor. Düşünmek, sağlıklı kararlar alabilmek, kendini yenilemek, sonunda da ya ortak yahut ortak olmadığımız bir hayata "evet/hayır" demek için kararlar alabilmek adına sessiz mod'da kendisi. Sonunda çıkacak karar nedir, ne olacaktır bilinmez ama ben sevgi, anlayış dolu kararlılığımla bekliyorum onu. Çok tuhaf aslında ama bu tuhaflığı irdelemek istemiyorum. Sonuçta sadece gerçekten geçici bir deniz mi yoksa kalıcı bir liman mı olduğumu bilmek istiyorum. Sonrası allah kerim..

Günlük hayat normlarıma da geri dönüyorum artık. Bu kadarı yeter.

5 yorum:

Zeynep'in Evi dedi ki...

yeşomm yeni tema harikaaa!

defne dedi ki...

yeşocan, bu adam seni üzüyor. üniversite-lise aşkı gibi dengesiz sanki. yorumumu beğenmezsen yayınlama, ama sanki öyle. karıştığım için sori.

küçükhanım. dedi ki...

Zeynepçim çok teşekkür ederim canım! nihayet fotoğraflarımı büyük boyutlarıyla yayınlayabileceğim sade, tertemiz bir temam oldu! :)

Defne: İçimdeki sevgi ve insan öyle büyük ki bekleyip görmek diyorum sadece..

Adsız dedi ki...

Yesocan merhaba.yazılarını bayadır takip ediyorum.haddim olmayarak son postun hakkında yorum yapmak istiyorum.daha önceki postlarındada farklı karakterlerde olduğunuzu defalarca dile getirmiştin aradaki mesafe,kısıtlı görüşmeler bu farklıkları bastırmış olabilir ama sen bu adamla hayatını birleştirmeyi düşünüyosun kolay değil bi ömürden bahsediyoruz.bu kararı kendin almalısın alınan kararlara göre hareket etmemelisin derim.tekrar kusura bakma hakkınızda hayırlısı.

Elif dedi ki...

Yeşocanım güzel kuzum benim... Günlük hayat normlarına dönmen beni ne mutlu etti bir bilsen. Son telefon görüşmemizden sonra açıkçası çok umutlu değildim hemencecik o kara kabuğu üzerinden çıkaracağından. Ama iyi ki de çıkardın attın o kara kabuğu üzerinden. Dışı seni içi ben yakar olmadığı vakit ben senin renkli kabuklu haline hayranım. Hayat senden aldıklarının umarım en yakın zamanda geri öder. Onur hakkında yorumda bulunmak istemiyorum. Neticede verdiğin emeğe ve sevgiye sonsuz saygım var. Sen bu adamı deli gibi seviyorsun. Ama herşeyi körü körüne kabullenme Yeşom, biraz düşün olur mu? Biraz Düşün! Lütfen... Rabbim güzel yüzünü soldurmasın. Herşey umarım yoluna girer... Ne demiş Sertabcığım;
" Bi çaresi bulunur elbet yarın, yeniden yaşamanın... Bi çaresi bulunur çıkmazların, bi uyuyup uyanalım..."
Geldiğimde kocaman kocaman sarılmak dileğiyle, turuncu prenses :)