21 Kasım 2013 Perşembe

yaşadığım yerden bildiriyorum.

Doğalgaz sistemi yok bu şehirde. Herkes kömür yahut odunla ısınıyor. Akşam saat 3 buçuk 4 civarı hava kararıyor ve o saatten sonra kupkuru illet bir soğuk giriyor şehre. Kalorifer kazanlarına kömürler atılıyor ve sehri korkunç, kalın ve mat bir duman tabakası sarıyor. Dışarı çık çıkabilirsen. Sokakta yürüyemiyorsun. Üzerin, kıyafetlerin hatta iç çamaşırlarına dek is kokusuyla doluyorsun. Akciğerlerin yaşadığı hezeyandan söz etmeye gerek bile yok sanırım. Yurda tıkınıp kalıyorsun. Yaptığın en keyifli şeyler şüphesiz okuduğun kitaplar, izlemekte ertelediğin filmler ve sıcacık sarınmak için ördüğün atkılar oluyor. Gerisi sıkıcı ve bir o kadar üzerine gelen dört duvar oluyor.
Her şeyi olumlu düşünebilirim. Yaptğım şeylerden keyif de alabilirim. Ama bir şeyler bir yerden sonra tıkanıp kalıyor. Hele ki hamile olduğum gerçeği beni bu şehirden daha da soğutuyor. Eşimin yanında sıcacık yuvamda olma arzusu her şeye baskın geliyor. Ama çentik atmaya devam ediyoruz günlere. Bunu arzu eden bendim. Hatta gözümü karartıp Şırnak, Hakkari, vs. yazıcam diyen de bendim. Gel gör ki işin içine özlem girince bu göz karartmalar da bir süre sonra pırrr! uçup gidiyor. Hep şükretme yanı güçlü olan bir insanım. Yine de şükür diyorum. Ama neticede insanız ve isteklerimize, arzularımıza ket vuramıyoruz. Bir yıl diyorum da aslında o kadar yok bile! Birinci dönemin bitimine 2 ay kaldı sonra sömestr, ardından Mayıs'ın 18ine dek çalışma sonrası beybilopla doğum izni hoopp erkencecik İst.dayım. Yazdıkça şikayet etmemem gerektiğini hissediyorum, görüyorum.
Sussam iyi olacak.
Bugün okulum yok. Haftaiçinde yaşadığım bu tatilin keyfini çıkarmak için dışarı çıkacağım.
Biriken mektupları postaya vereyim.
Birkaç dükkan, mağaza dolaşayım.
Akşam 4 olmadan da yurda döneyim malum zehirli gaz vs.

9 Kasım 2013 Cumartesi

a new life inside.


şaşkınım.
beklemediğim bir zamanda beklemediğim bir haberle şoke oluyorum.
kendimi tuhaf ve heyecansız hissediyorum, biraz da isteksiz.
garantici yönüm, daha vardı oysa ki diyor.
keşke diyor.
ama içimde atan bir kalbin sesini duyduktan sonra er ya da geç zaten olmasını istediğimiz bir şeyi bu kadar çok canımda hissetmişken "hayır, istemiyorum!" demiyorum.
alışmaya çalışıyorum.
8 hafta 5 gündür içimde pıtır pıtır kalbi atan bir varlık var.
canımda can taşıyorum.
alışmaya çalıştığım bir dönemdeyim.
eşimden, evimden ve sevdiğim şehirden 1531 km. uzakta hayata birlikte tutunmaya çalışan iki kalbiz.
yalnızız.
kimsesisiz burda.
tek ikimiz, birbirimize yoldaşız.
ne tuhaf.
alışmak kelimesi hep dilimde son günlerde.
alışmak, alışmak, alışmak..
en çok da hayatın her geçen gün karşımıza çıkardığı yeniliklere alışmak..
zaman iyi şeyler getirsin..
sağlıklı, sıhhatli, bol kahkaha attıran şeyler..

10 Eylül 2013 Salı

towards to a dream came true.



Uzun yıllardır aynı dertle tanışıklığım vardı.
Üzerimde çare bulabilmem için yapışık gezen ve beni hep huzursuz eden.
Çalışıyorum dediğim zamanlara bakıyorum şimdi de aslında ben hiç çalışmamışım.
Bu yıl kendimi tüm sosyal etkinliklerden, akan hayatın enerjisinden, dost sohbet masalarının keyfinden ve coşkusundan mahrum bırakıp "Bu kez olacak! Bu kez son kez hazırlanacağım, adamakıllı!" deyip yola çıktığım bir maratonu başarıyla bitirmenin haklı gururunu yaşıyorum..
Evet ben artık kadrolu bir öğretmenim, bir minik küçük hanım ya da çalışkuşu..Nasıl isimlendirirsen, keyfine kalmış..
Stresli zamanları geride bıraktım artık güzel ve hareketli bir yaşam var önümde..
Planlı tatiller, güzel anılar, şirin öğrenciler, ışıl ışıl ve aydınlık bir gelecek..
Mutluyum, dopdolu bir mutluluk bu, tarifini yapamam..
Doygunum, eksik olduğum tek şeye de artık sahibim..
Sabah uyanıp gideceğim bir işim, ay sonu çalışmamın karşılığında elime geçecek maaşım var..
Eşim, işim, mutluluğum, heyecanım..
Artık her şey daha güzel olacak!

Iğdır'a çıktı ilk atamam.
Okulum merkeze bağlı bir köy okulu..
Otobüsle 1531 km. uçakla 2 saat.
İstanbul'dan, eşimden, kıymetlimden, harikamdan ve sevdiklerimden 1 yıl ayrılıyorum..
Yaşadığım tek hüznüm bu.
Evlenip yerleştiğim İstanbul'u keyfini süremeden bir yıllığına yine terk ediyorum..
Güzel hayallerimi gelecek yıla saklıyorum..
Ertelemek kulağa hoş gelmese de yapacak başka bir şeyim yok ne yazık ki..
Gittiğim yerlerde beni hoş insanlar karşılar inşallah..
Dolu dolu harika anılarla geri dönerim..
Artık blog yazarlığımı aksatmak için önümde herhangi bir sebep yok..
Yeni fotoğraf makinam Mary Antuan'la Iğdır'dan insan manzaraları başlıklı çok kayıt tutacak gibi duruyorum.
Uzun kış günleri var önümde, yakın şehirlere atanmış güzel dostlarımla geçireceğim keyifli günler..
Aslında Aşk'a olan özlemimi örtbas etsin diye kendi kendimi oyalamaya çalışacağım şeyler bunlar..
Yoksa gözlerimin kenarında bekleyen ve hiç kurumayacak olan minik bir damla gözyaşını gittiğim her yerde yanımda taşıyacağım maalesef acı bir gerçek..
Olsun..
İnsan alışıyor..
Her şeye..
Her yere..
Özlemlere bile..
Sağlık olsun..
Yollar bizi her şekilde kavuşturur bize..
Canımız Sağolsun!
...

3 Ağustos 2013 Cumartesi

full enough.


çok doluyum.
yaratıcılık peşinde koşturuyorum sıradan.
gün ışığını çok seviyorum ve fotoğrafçıların çekimini yaptıkları kişilerin yüzünde flaş patlatmasından nefret ediyorum.
güzelim daylight mucizesi dururken bir insan bundan nasıl olur da faydalanmaz diye kendi kendime hayıflanıyorum.
yeni bir hayata başlamaya az kaldı gibi geliyor.
ya başka bir şehir ya da olduğum sınırlar içinde devam ama farklı bir şeylerolmadı farklı insanlar olacak, hissediyorum.
kola hiç sevmeme rağmen tadını bildiğimden son günlerde sıklıkla içesim geliyor.
hele bir de bilgisayar başındaysam farketmeden bardakları lıkır lıkır götürüyorum ve bu durum canımı sıkıyor.
su daha çok tüketiyorum ama en az 2 lt.
bu biraz rahatlatıyor beni.
bu yıl denize girmeyi her şeyden çok özledim.
ayaklarımı serin sulara daldırıp dolaştırmayı.
az insan olsun yanımda, kuru gürültüye ihtiyacım yok.
yeni yerler keşfetme arzum çok baskın geliyor fakat içime geri tepiştiriyorum.
money büyük sorun hele ki çalışmıyorsan.
böyle yeni yerlermiş efendim farklı maceralarmış vs. hepsini hepsini tıkıştır içe.
için şişmeden de en kısa vakitte gerçekleştir.
bunun için de önce çalış adam gibi pardon kadın gibi paranı kazan akıllı ol adamı hasta etme.
çalış.
çünkü bizi ancak çalışmak kurtarır antonio.


26 Temmuz 2013 Cuma

kuş oldum kanat çırptım ormanda.


Fotoğraf işlerken alışkanlık oldu yoga müzikleriyle çalışıyorum..Alttan usul usul ses verdikçe daha çok gaza geliyorum..Daha fazla fotoğraf, daha fazla dondurulmuş an, daha fazla his,duygu vs. kareleme aşkı..Önüne geçemediğim bir aşk bu..Sınav döneminde iyice uzaklaştım..Bloğumla [gerek fotoğraf/gerek kişisel] ilgilenemedim..Takipçi kaybettim..İkinci planda kaldı fotoğraflarım..Şimdi tekrar benim için tutkulu bir aşk olan fotoğraflara geri döndüm..Her gün en az 500 yeni fotoğraf incelemek, yeni ekipmanları takip etmek, daha iyiye nasıl ulaşabilirimle ilgili videolar seyretmekle geçiyor zaman..Nasıl mutluyum ama, nasıl doygun..Bu kadar ayrı kalmayı nasıl başarabildiğime şaşırıyorum resmen..
Haftasonu uzun zamandır yapmadığım çekimime geri dönüyorum..
Yeni doğmuş bir kelebeğin kozasından çıkışını karelemeye gidiyorum..Hem de gelin olup çekimini yaptığım güzeller güzeli dostumun kelebeği bu..Nasıl şanslıyım ve zaman ne çabuk geçiyor..Teyze olduk yakında anne de oluruz gibi :)
Yazmaktan çok çekmeye ihtiyacım var..
Çektikçe daha çok paylaşmak, paylaştıkça başarılı olma isteği var..
İçimden bir his çok yakında bu konuda da çok başarılı olacağımı söylüyor..
Dolu dizgin hem de!
Fotoğraflara geri döneyim aklımda ve kulaklarımda dreams' melodileriyle..

19 Temmuz 2013 Cuma

honeymoon after 10 months.

Pek çoğumuz gibi bende de blog postu hazırlama konusunda bir tembellik bir isteksizlik ve bir eli varmama durumu söz konusuydu. Çok nadir açıp okuyup kapadığım birkaç düzenli blog dışında hiç uğramaz oldum buralara. Oysa ki elimin altında fotoğraflar, videolar ve elbette bol kelimeyle dolu sanal bir günlüğün varlığı şu ana dek biriktirdiğim arşivden daha fazlasına sahipmiş. Farkındalığımın tekrar atağa geçtiği şu sıralar, tabii üzerimden 3 büyük sınav kaygısının da kalkmış olmasıyla birlikte, tekrar dönüş yaptım. Kendi kendime daha aktif olmam gerektiği sözünü verip uzun aradan sonra ilk postumu balayından kalan birkaç güzel kareyle hazırlamaya karar verdim.

Aslında uzun uzadıya araştırmalar yapmadan son anda karar vererek çıktık yolculuğa. Gönlümüz yurtdışı tatili yapmaktı lakin düğün telaşları ve koşturmacasından sonra ihtiyacımız olan yegane şey uyumak, dinlenmek, yemek & içmekti. Yurtdışında daha çok gezmek, yeni ve farklı deneyimler yaşamak öncelikli hedefimiz olduğundan balayını yurtiçi güzel bir otelde konaklayarak geçirmek en iyi tercihti bizler için. Velhasıl, tatilimizin beş gününü  Belek'teki Sueno Golf'te sakin,sessiz ve muazzam yeşilliğin ortasında huzur içinde geçirdik. Son 3 günü ise Fethiye Ölüdeniz'de biraz adrenalin ve eğlenceyle tamamladık. 

Keyifle geçen zamanların kareleri az biraz şöyle:














































Sınav hazırlığı sürecinde Paris Edward'la özel günler dışında neredeyse hiç görüşmedik. Fotoğraf çekmeyi, sokaklarda gezmeyi o kadar çok özledim ki..Bu sebeple bundan sonra bol fotoğraflı blog postlarımla burada olacağım..Tabii önce geçmişten paylaşmam gereken çok güzel anılar ve kareler var onlara öncelik vermeliyim..Kayıt altında tutmak mantıklı olacak :)